Alevi İslam iLMİhali


SEHİV (YANILMA) SECDESİ VE BU SECDEYİ GEREKTİREN HALLER



Yüklə 1,97 Mb.
səhifə42/87
tarix21.08.2018
ölçüsü1,97 Mb.
#73751
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   87

SEHİV (YANILMA) SECDESİ VE BU SECDEYİ GEREKTİREN HALLER

Namazda iken insan bazen öyle dalgın bir halde oluyor ki, o hallerde namazın tamâmına zarar vermeyen ancak, fazilet ve sevâbında eksiklik ve bizde kusur sayılacak bir takım ameller sergileyebiliyor. İşte bu hallere hem Resûl-ü Ekrem @ dilinde ve hem de Ehl-i Beyt’in @ diğer Zât-ı Muhteremleri @ dilinde “Sehiv hâli” denilir. Ve bu sehvin (yanılgının) giderilerek, namazın tamamlanması için “sehiv secdesi=Yanılgı secdesi” denilen bir amel yapılır. Sehiv secdesinin yapılmasını gerekli kılan haller şunlardır ve belirtilen durumlarda sehiv secdesi yapmak farzdır:

● Namazda dalgınlıkla konuşmak.

● Zamansız namazın selâmını vermek. Meselâ; son rekatı kıldığını ve son teşehhüde oturduğunu sanıp, ilk teşehhüdden sonra selâm cümlesini okumak.

● Teşehhüdün tümünü veya bir kısmını unutmak veya secdeyi unutmak.

● Namazın dört rekat mı, beş rekat mı kıldığı konusunda şek ve şüphe etmek.

● Oturulması gereken zamanda yanlışlıkla kıyâma kalkmak, yada tersini yapmak.

SEHİV SECDESİ NASIL YAPILIR?

Namazın selâmı verildikten sonra beden Kıbleden her hangi bir tarafa çevrilmeden veya namaz kılmaya engel olacak bir durum ortaya çıkmadan, kalbden sehiv secdesine niyet edilir. Alın, üzerine secde edilmesi uygun olan bir şey üstüne konulur ve şu zikir okunur: “Bismillâhi ve billâhi esselâmu aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullâhi ve berakâtüh.”233[233] Sonra, secdeden kalkılarak oturulur. İkinci defa secdeye gidilir. Ve yine bu zikir okunur. Secdeden kalkılır oturarak teşehhüd okunur ve selâm verilerek iki secdeden ibâret olan sehiv secdesi yerine getirilmiş olur.

Namazdan her hangi bir secdeyi veya bir kaç secdeyi terk ettiğini ya da teşehhüdü okumadığını namazdan çıktıktan sonra hatırlayan bir kimse, henüz yönünü kıbleden çevirmemiş veya namaza mâni bir hal ile -Meselâ; abdestinin kaçması gibi- hallenmemiş ise, önce unutmuş olduğu secde ve teşehhüdüne kalbden niyet ederek onların kazasını yapar. Sonra da sehiv secdesini yerine getirir.

SEFER (YOLCU) NAMAZI

İlâhî bir kolaylık ve hediye olarak, Peygamber efendimiz tarafından ümmetine beyân edilen, yolculukta namazların kısaltılması belli şartlar dâhilinde mümkündür.

Günlük beş vakit olarak kılınan farz namazlardan, sabah ve akşam namazlarında her hangi bir kısaltma yapılmazken, yalnızca; öğle, ikindi ve yatsı namazlarının farzları şartlar uygun ise kısaltılarak ikişer rekat olarak kılınırlar.

Ehl-i Beyt erkânına göre, şartları uygun düşen yolculuk durumlarında belirtilen namazların kısaltılması ruhsat (kısaltılsa da olur, kısaltılmasa da olur şeklinde.) değil mutlaka gereklidir. Öylesi durumlarda namazı tam kılmak ibâdeti geçersiz kılar ki, “seferde bile-bile namazları kısaltmadan kılmak, hazarda (yolcu olunmayan normal hallerde) namazı kısaltmak gibidir.” buyrulmuştur.234[234]

Bir kimsenin namazlarını ikişer rekat olarak kılabilmesi için gerekli olan şartlar şunlardır:



BİRİNCİ ŞART: İkâmet edilen yerin (şehir, köy vs.) çevresindeki surlardan ya da en son evinden başlamak üzere, gidiş-geliş toplam yaklaşık olarak (48) kırksekiz kilometre olacak bir yolculuğa çıkılmış olmalıdır.

İKİNCİ ŞART: Yolculuğun başlangıcından itibâren niyet (kasıt) belirtilen mesâfe için olmalıdır.

ÜÇÜNCÜ ŞART: Yolda, gidilecek mesâfe ile ilgili niyetten dönülmemeli, şüphe ve tereddüde düşülmemelidir.

DÖRDÜNCÜ ŞART: Belirtilen mesâfeye ulaşmadan, ikâmet ettiği vatanından geçmek yada on gün veya daha fazla bir yerde kalmak niyeti olmamalıdır.

BEŞİNCİ ŞART: Yolculuk harâm bir iş için olmamalıdır.

ALTINCI ŞART: Yolculuğa çıkan kimse, sürekli yer değiştiren veya göçebe hayatı yaşayanlardan olmamalıdır.

YEDİNCİ ŞART: Şoför, sürekli zamanı yollarda geçen, işi yollarda olan bir kimse olmamalıdır. Bu durumda olan kimseler yalnızca ilk yolculuklarında namazlarını diğer şartlar uygun ise seferi olarak kılarlar.

SEKİZİNCİ ŞART: Ruhsat haddine ulaşmış olmalıdır. Yani; İkâmet edilen vatandan, şehrin duvarlarının görülemeyeceği veya ezan seslerinin işitilemeyeceği bir mesâfe uzaklaşılmış olunmalıdır.

Kişinin kendi ikâmeti ve yaşaması için seçtiği yer onun vatanıdır. İster orda dünyâya gelmiş ve anne-babasının vatanı olsun, isterse kendisi orayı ikâmet etmek veya yaşamak için seçmiş olsun fark etmez.

Bir kimse iki yerde yaşamını sürdürüyorsa (Mesela; altı ay bir şehirde ve altı ay da başka bir yerde kalıyorsa) her iki yer de onun vatanı sayılır.

Bir kimse belirtilen mesâfe miktarı ikamet ettiği bir yerden uzaklaştığında, gitmiş olduğu yerde on günden az kalacağı taktirde namazlarını kısaltır ve seferî olarak kılar. Ancak on gün veya daha fazla kalacak ise o taktirde namazlarını tam kılar. Yalnız, gittiği yerden on günden az kalacağını zanneden kimse bugün-yarın dönerim zannı ile otuz gün de kalmış olsa o zaman zarfında namazlarını seferî olarak kılmaya devam eder. Otuzuncu günden itibâren de namazlarını tam kılmaya başlar.

Yolcu olan bir kimse belirtilen şartlarla farz olan namazlarda kısaltmaya gitmekle birlikte, dilerse vakit namazlarının sünnetlerini tam olarak kılar, dilerse terk eder. Herkes bu konudaki tutumunu içinde bulunmuş olduğu hâl ve gidişâta göre ayarlar.

KAZA NAMAZI

İçinde bulunduğumuz şartların olumsuzluğundan, şahsî zaaf ve gevşekliğimizden, îmânımızın yakîn mertebesinde olmayışından, uzun emel ile yaşayıp zamanımızı hakkıyla kulluk şuurunda geçiremeyişimizden, hevâ, heves ve arzularımıza bazı yönlerden teslim olmamızdan, îmân ve ibâdet noktasında yeterli eğitim ve öğretimi alamayışımızdan vb. onlarca sebeplerden ötürü zaman olur ki üzerimize farz olan günlük namazlarımızı yıllarca kılamamış, kimi zaman kılmış, kimi zaman ara vermiş, sürekli kıldığımızda da uyku, gaflet, unutkanlık gibi sebeplerle bazen kaçırmış olabilmekteyiz.

Bütün bu durumlarda ne yapacağız? “Nasıl olsa şu kadar zaman namazlarımızı, farz olan bir takım ibadetlerimizi terk ettik, artık bizim için kurtuluş mümkün değil, battı balık yan gider” diyerek hepten ümitsiz olup boş mu vereceğiz? Yanlışlarımızı ve eksikliklerimizi telâfî etme yoluna gitmeyecek miyiz?

İslâm; umutsuzluk aşılayan bir din değildir. Nasıl ki hiç bir amel ve güzel taatta bulunmadan Allâh’ın azâbından emîn olmak mümine yakışmıyor ise, günahlara bir zaman ısrar etmiş olmakla da tamâmen umutsuzluğa kapılınmaz.



İmâm Ali’nin @ deyimiyle “Amelsiz olarak cenneti-Allâh rızâsını dileyen, yaysız ok atmak isteyen kimseye benzer.”235[235]

Mümin o kimsedir ki; hatasında ısrar etmez, bütün bir ömrü gaflet ve dalâlette geçirmez, yanlıştan her ne zaman olursa olsun dönmeyi fazilet bilir. Hakka tâbî olup dönüş yaptıktan sonra geçmiş günahlarına karşılık olmak üzere iyiliklerini ve ibâdetlerini bir o kadar daha dikkat ve itina ile yapar, Allâh’ın rahmetinden ümidini kesmez. Zîrâ bilir ki, gerçekten ve eski günahlarına yeniden dönmemek şartıyla yaptığı tevbe ile günahlardan uzaklaşır ve inşâallâh affa ulaşır. Ve yine bilir ki; Allâh’ın rahmeti yerleri ve gökleri kaplamıştır. Yeter ki biz O’na dönmesini bilelim, tekrar-tekrar aynı hatalara gitmeyelim, tevbeyi oyuncak hâline getirip de şeytânın oyuncağı olmayalım.

Sebep her ne olursa olsun, vaktinde yerine getirilemeyen bir ibâdet kazâya kalmış olur. Müslüman, kazaya da kalsa ibâdetlerini yerine getirmeli Allâh ile olan bağını asla koparmamalıdır.

Bir kimse uyku ve benzeri bir sebeple kılamadığı namazlarını kaza etmelidir. Bir kadın hayız (âdet) ve nifas (lohusa) halinde iken kılmamış olduğu namazları kazâ etmez. Ramazân-ı Şerîf orucunu ise kazâ eder.

Üzerinde kazâ namazı olan bir kimse, onu yerine getirmede gevşek davranmamalı, ama hemencecik yerine getirmesi de farz değildir.



Ehl-i Beyt’in dosdoğru yoluna göre, üzerinde kazâ namazı bulunan bir kimse nâfile-sünnet namaz kılabilir. Ancak kazâya kalmış namazlarını da kılması daha faziletlidir. Ve kazâ namazları cemaat ile de kılınabilir.

Yüklə 1,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   87




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin