CENÂZEYİ KEFENLEME, CENÂZE NAMAZI
Müslüman’ın cenâzesini “îzâr” ,”kamîs” ve “lifâfe” denilen üç parça bez ile kefenlemek gerekir.
Îzâr; Göbekten dize kadar bedeni saran bir parça bezdir. Göğüsten ayak üzerine kadar olması ise daha iyidir.
Kamîs; Omuzdan baldırın yarısına kadar olan kısmı örten bezdir.
Lifâfe; Uzunluğu cenâzenin uzunluğundan daha fazla olan ve eni de bir tarafı diğer tarafının üzerine sarılacak kadar olan bezdir.
Îzârın göbekten dize kadar olan kısmı, kamisin omuzdan baldırın yarısına kadar örtecek miktarı kefenin farz olanıdır.
Ölüye sarılacak olan kefenden hiç bir kısmı bedeni gösterecek kadar ince, saf ipek veya altın işlemeli olmamalıdır.
CENÂZEYİ HANUTLAMA
Gusülden sonra cenâzenin hanutlanması farzdır. Hanutlama; secdede yere gelen yedi organa yani; alna, ellerin içine, diz kapaklarına, ve ayak baş parmaklarının ucuna kâfur sürmektir.
Bahsedilen yerlere sürülecek kâfur taze ve ezilmiş olup kokusu gitmemiş olmalıdır.
Hac için ihram giymiş bir kimse, Say’ı tamamlamadan önce Safâ ve Merve arasında ölürse, hanutlanması câiz (uygun) değildir. Eğer umre ihrâmında iken saçlarını kesmeden önce ölürse yine hanutlanmamalıdır.
Cenâze namazı hükümleri;
Müslüman bir ölünün, -çocuk bile olsa- cenâze namazını kılmak farzdır. Ancak çocuğun babası veya annesi veya ikisinden biri Müslüman olmalıdır ve çocuk altı yaşını tamamlamış olmalıdır. Diri olarak doğmuş ancak belirtilen yaşa ulaşmamış bir çocuğun ise cenâze namazını kılmak farz olmamakla birlikte, müstehâb (iyi bir amel) dır.
Cenâze namazı cenâzeyle ilgili bütün işler bittikten sonra kılınır.
Cenâze namazı, her ne kadar “namaz” kelimesi ile ifâde ediliyorsa da, bu ibâdet rükûsuz, secdesiz bir şekilde îfâ edildiğinden, cenâze için bir duâ, af dileme ve salâtın duâ-niyaz anlamı içerisinde değerlendirilmekte ve diğer farz namazlar için gerekli olan abdest, gusül, teyemmüm vs. gibi ön hazırlıklar şart olmamaktadır. Ancak, bu şartlara riâyet ederek cenâze namazını kılmak hem sünnet ve hem de âdâba daha uygundur.
Cenâze namazı kılan kimsenin yüzü kıbleye doğru olmalıdır. Cenâzeyi de sırt üstü yatırmak, baş tarafı namaz kılanların sağına, ayakları da soluna gelecek şekilde ön tarafa koymak farzdır.
Cenâze ile namaz kılanın arasında tabut ve benzeri bir şey hariç perde duvar vb. şeyler bulunmamalıdır.
Cenâze namazı ayakta ve Allâh’a yakınlık kastıyla kılınır. “Bu ölünün namazını Allâh’a yakınlık amacıyla (kurbeten ilallâh) kılıyorum.” diye niyet edilir.
Cenâze namazı mescit içerisinde kılınmaz.
CENÂZE NAMAZININ KILINIŞI
Cenâze namazı beş tekbîr ile kılınır. İmâm, cenâze erkek ise beli hizâsına, kadın ise göğüs hizâsına gelir, cemaatta arkada saf olur, kıbleye yönelinir. Cenâze namazı için niyet edildikten sonra eller yüz hizâsına kaldırılarak “Allâhu Ekber” diyerek tekbîr getirilir. Bu birinci tekbîrden sonra eller yana sarkıtılarak “Kelime-i Şehâdet” dediğimiz “Eşhedü enlâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resûlüh”236[236] okunur. Eller tekrar aynı şekilde kaldırılarak ikinci tekbîr getirilir ve yanlara salınır. Peygamberimize @ ve Ehl-i Beyt’ine @ salavât okunur. “Allâhümme salli alâ Muhammedin ve Âl-i Muhammed”237[237] gibi. Üçüncü tekbîrden sonra, müminler için duâ olan “Allâhümmağfir lil müminîne ve’l müminât”238[238] duâsı okunur. Dördüncü tekbîrden sonra ölü erkek ise, “Allâhümmağfir li hâzal meyyit”239[239] bayan ise, “Allâhümmağfir li hâzihil meyyit”240[240] duâsı ölü için yapılır. Sonrada beşinci tekbîr ile cenâze namazı sona erer ve namazdan çıkılmış olur.241[241]
Cemaat İmâmı tekbîr ve duâları sesli olarak okur, cemaat ise sessiz bir şekilde içinden okur.
Cenâze namazından sonra cemaat ölü kardeşlerinin ruhu için Fâtiha okur, Peygambere @ ve Ehl-i Beyt’ine salavât getirirler. Cenâzeye karşı son görevlerini yapmaya çalışırlar.
Cenâzeyi defnetme hükümleri;
Cenâzeyi, toprağa kokusu dışarı çıkmayacak ve yırtıcı hayvanların cesedi çıkaramayacakları şekilde defnetmek farzdır.
Cenâze kabirde bedenin ön tarafı kıbleye gelecek şekilde sağ tarafı üzerine yatırılmalıdır.
Müslüman’ın kâfir mezarlığına, kâfirin de Müslüman mezarlığına defnedilmesi câiz değildir.
Cenâzeyi defnetmekle ilgili onlarca sünnet ve müstehab ameller vardır ki bunlardan bazıları;
● Cenâzeye zahmet vermeden usulca kabre indirilmesi,
● Başının altına topraktan yastık yapılması,
● Cenâzenin erkenden çürümemesi ve ezilmemesi için cenâzeyi üstten toprakla temas ettirmeyip tuğla ve benzeri şeylerle toprak temasının engellenmesi,
● Cenâze kabre konulduktan sonra cenâzenin kulağına eğilinerek veya mezar örtüldükten sonra dışarıdan cenâzeye telkîn verilmesi,
● Mezarın toprak seviyesinden dört parmak kadar yüksek yapılması,
● Yanlışlık olmaması ve ziyârete gelen kimselerin yerini bulmada güçlük çekmemeleri için kabrin üzerine tanınmasını sağlayacak bir işaretin konulması,
● Cenâze gömülme işlemleri sırasında orada hazır bulunanların içlerinden duâ ve istiğfarda bulunmaları, Kur’ân’dan uygun düşen bazı sûre ve duâları okumaları,
● Kabir üzerine su serpilmesi vs. gibi amellerdir.
Ana rahminden geldik pazara,
Bir kefen aldık döndük mezara.
CENÂZE İLE İLGİLİ EHL-İ BEYT’TEN BAZI RİVÂYETLER
İmâm Muhammed Bâkır @ buyurdular; “Kim bir mümini yıkar ve ona olan emânetini edâ ederse Allâh o kimseyi (yıkayanı) bağışlar.” Soruldu ki: “Ona olan emânetini nasıl edâ eder?” İmâm @ buyurdular; “Ölüyü yıkarken onda ortaya çıkan ve hoş olmayan bazı haller (azalarında eksiklik, yıkama esnasında çıkabilecek kötü koku, bedeninde ölüm ile ortaya çıkacak çirkinlikler vs.) olursa halktan onu gizlemesidir.”242[242]
İmâm Cafer Sâdık’a @ soruldu; “Abdestsiz olarak cenâze namazı kılınır mı?” Buyurdular @; “Evet kılınabilir. Zîrâ, cenâze namazı, tekbîr, tahmîd, tesbîh ve tehlîlden ibarettir. Nasıl ki bunları evinde de abdestsiz olarak yapabiliyorsan, cenâze namazını da kılarsın.”243[243]
İmâm Cafer Sâdık’a @ soruldu; “Hayızlı olan bir kadın cenâze namazı kılabilir mi?” İmâm @ buyurdular; “Evet kılabilir. Ancak, cenâze namazını kılan cemaatin içerisine katılmaz, tek olarak bir kenarda namazını kılar.”244[244]
Resûlullâh (s.a.v.) buyurdular; “Kim bir kardeşini taziye ederse (baş sağlığı, geçmiş olsun ziyâreti) kardeşinin mükâfâtından hiç bir eksiklik olmadan ona da aynı mükâfât verilir.”245[245]
İmâm Muhammed Bâkır @ buyurdular; “Sizin canınıza, malınıza, çocuğunuza bir belâ ve musîbet uğrarsa, Resûlullâh’ı @ hatırlayınız. Çünkü o yaratılmışlar içerisinde en çok musîbete uğrayandır. (Buna rağmen sabrederek ecrini almıştır. Öyleyse siz de O’nun @ gibi sabrediniz ki ecre nâil olasınız.)246[246]
Dostları ilə paylaş: |