Türkiye’de ve dünyada ‘80’li yılların ikinci yarısına yığılan ya da bu yıllarda kavranır hale gelen gelişmelerin geleneksel sol hareket üzerindeki etkileri neler oldu? Bu soru, öncelikle geleneksel sol hareketin 12 Eylül’ü önceleyen son 20 yılını kısaca ele almamızı ve tanımlamamızı gerektiriyor.
C- Geleneksel devrimci harekette yol ayrımı
‘60’lı yılların büyük sosyal-siyasal hareketliliği içinde yeniden şekillenen yakın dönem sol hareketi, ‘70’lerin başında kendi içinde devrimci ve reformist iki ana akım halinde farklılaştı. Küçük-burjuvazinin devrimci ve reformist eğilimlerinin iki ayrı politik ifadesi olan bu iki ana akım, kendi içinde ayrıca belli farklılaşmalar yaşayarak evrimleşti. ‘70’li yılların ikinci yarısını sarsan siyasal hareketlilik içinde önemli bir gelişme gücü kazanan sol hareket, ‘80’li yılların eşiğine ulaşıldığında, gerçekte eski temeller üzerindeki gelişmesinin sınırlarına ulaştığının da işaretlerini vermeye başladı. 12 Eylül karşı-devrimi bunun üzerine geldi. Sol örgütler ağır bir yenilgi aldılar ve büyük bir dağılma yaşadılar. Devrimci ya da reformist tüm bu parti ve örgütlerin temel toplumsal dayanağı olan küçük-burjuva demokratik hareket de, aynı şekilde büyük bir kırılma ve çözülmeye uğradı.