Türkiye işçi sınıfı, kapitalizmin ‘50’ler sonrasındaki büyük gelişme atılımına bağlı olarak, nicel ve nitel açıdan hızla güçlendi ve daha ‘60’lı dönemin ilk yıllarında kitlesel biçimde mücadele sahnesine çıktı. Fakat aynı kapitalist gelişmenin sarstığı ve uyandırdığı geniş küçük-burjuva katmanların mücadeleleri ve politik bakımdan daha hızlı bir gelişme yaşaması, işçi hareketini önemli ölçüde gölgeledi. Bu, ‘60’lı ve ‘70’li yıllardaki sosyal hareketliliğin en ayırdedici özelliklerinden biridir. Oysa ‘80’li yılların ikinci yarısında durum artık tümüyle başkadır. İşçi hareketi belirgin biçimde öne çıktı; toplumsal muhalefetin odağı ve ekseni haline geldi.