Lenin’in sorunu ortaya koyuşu dikkate değerdir. “Siyasal düşünce Almanlar arasında yeteri kadar gelişmiştir, ve profesyonel olarak eğitilmiş, uzun deneylerden geçmiş ve tam bir uyum içinde çalışan ‘bir düzine’ denenmiş ve yetenekli lider olmadan (ve yetenekli kişiler yüzlerle doğmaz) modern toplumda hiç bir sınıfın kararlı bir mücadeleye girişemeyeceğini anlayacak kadar siyasal deneyim edinmişlerdir.” (Ne Yapmalı?)
Aynı tartışmanın devamında, Lenin, “sürekliliği sağlayan istikrarlı bir önderler örgütü olmadan hiçbir devrimci hareket varlığını sürdüremez” diyor. Bununla elbette partinin mahalli ko(147)miteleri de kapsayan profesyonel devrimci çekirdeği kastedilmektedir. Fakat biz aynı ilişkiyi, sürekliliği sağlayan sağlam bir önderlik çekirdeği olmadan hiçbir komünist partisi varlığını sürdüremez olarak da ele alabiliriz. Sınıfın öncü partisinde tutarlı, güçlü ve sağlam bir önderliğin taşıdığı olağanüstü belirleyici önemi, devrimci siyasal mücadele tarihi yalnızca olumlu örnekler üzerinden değil, fakat tersinden olumsuz örnekler üzerinden de yeterli açıklıkta ortaya koymuştur. Örgütümüzün tarihsel ölçülerle alındığında henüz çok kısa sayılması gereken kendi siyasal yaşamı da, aynı şekilde, bunu, önderlik kurumunun olduğu kadar, önderlik öğelerinin olumlu ve olumsuz örnekleri üzerinden de yeterli açıklıkta göstermiştir. 2. Genel Konferansımızın temel gündemini tam da “EKİM’de Önderlik Sorunları”nın oluşturması, tartışma ve değerlendirmelerin bu temel konu ekseninde sürmesi, bu sorunun bir çözücü halka olarak tanımlanması, bu çerçevede elbette rastlantı değildir.