Alevi İslam iLMİhali



Yüklə 1,97 Mb.
səhifə69/87
tarix21.08.2018
ölçüsü1,97 Mb.
#73751
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   87

HUMUS




Ehl-i Beyt yoluna göre; İslâm’ın farzlarından birisi de, Âl-i Beyt’in hakkı olan humusun verilmesidir.

Humus; Kelime anlamı olarak beşte bir demektir. Dînî literatürdeki anlamı ise; belli mallardan belirtilen ölçüler içerisinde beşte bir kısmının hak sâhiplerine verilmesidir.

Humus; Kur’ân-ı Kerim’de [Enfâl sûresi (8): 41.] âyette belirtildiği üzere farz kılınmıştır. Bu konuda Yüce Allâh buyuruyor: “...bilin ki; ganimetlerin humusu (beşte biri); Allâh’a, Resûlüne, Zilkurbâ’ya (Resûle akrabalığı olanlara), yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir...”

Bu âyette ganîmetlerin humusunun verilmesi emredilmektedir. Şanlı Peygamberimiz @ ve Oniki İmâm efendilerimiz de @ bahsedilen ganîmetlerin nelerden ibâret olduğunu ve hangi hallerde humusunun verilmesi gerektiğini bizlere açıklamışlardır. Biz de Ehl-i Beyt yolunun bağlıları olan Müslüman’lar olarak bütün kazanç çeşitlerinin ganîmet kapsamına girdiğine itikât ediyor, bu farzın bugün de geçerli olduğuna inanıyoruz.

Ehl-i Sünnet’in hadîs kaynaklarından Sahîh-i Buhârî’de nakledildiğine göre, Resûlullâh @ efendimiz şöyle buyurdular: “Ben size dört şeyi emrediyorum. Allâh’a îmân ettikten sonra namaz kılmayı, zekat vermeyi, Ramazan orucunu tutmayı ve ganîmetlerinizin (kazancınızın) beşte birini (humusunu) Allâh yolunda vermeyi.”377[377]

Târihin bazı dönemlerinde Âl-i Beyt’in @ hakkı olan humus, hak sâhiplerine maalesef verilmemiştir. Ehl-i Beyt’in ve Âl-i Muhammed’in @ İslâm’daki yerine ve önemini hakkıyla bilen biz Ehl-i Beyt yolunun bağlıları Alevî-Şiî Müslüman’larda ise, humusun verilmesi bugüne kadar devâm edegelmiş ve Allâh’ın izni ve inâyeti ile kıyâmet gününe kadar da devâm edecektir.

Zekat konusunda değindiğimiz gibi, Ehl-i Beyt soyundan olan kimselerin, çok zarûri haller dışında zekattan-sadakadan pay almaları ilâhî bir emirle yasak kılınmıştır. İşte bundan dolayıdır ki, Cenâb-ı Allâh onlara humus denilen payın verilmesini emretmiş, bu mektebin maddî ihtiyaçlarının bu vesîle ile karşılanarak güçlenmesini murâd etmiştir.

Bu konuda İmâm Cafer Sâdık @ şöyle buyuruyorlar: “Kendisinden başka ilâh olmayan Allâh, bize sadaka-zekat almayı haram kıldı. Buna karşılık, humus hakkını bizim için takdîr etti. Sadaka-zekat almak bize haramdır. Humusun ise bize verilmesi farzdır.”378[378]

Anadolu topraklarında da yüzyıllarca Ocakzâdelere (dede, baba, seyyidlere) çeşitli münâsebetlerle verilmiş olan ve adına “Hakkullâh” diyebileceğimiz pay da, esâsen bir nevî humustur. Ancak, halkımızın konunun teferruatı hakkındaki cehâleti, bunun biraz da gelişi güzel sürmesine ve zaman zaman da aksamasına sebep olmuştur.379[379]

NELERDEN HUMUS VERİLİR?
Yedi şeyin humusunun verilmesi farzdır:


  1. Kazancın kârı.

  1. Maden.

  1. Defîne.

  1. Denize dalmakla çıkarılan mücevherler.

  1. Helalle karışmış ve ayırt edilmesi mümkün olmayan haram mal.

  1. Savaşta elde edilen ganimetler.

  1. Zımmî kâfirin Müslüman’dan satın aldığı yerler.


Kazancın kârı

Bir kimse; ticâret, sanat, ziraat ve diğer kazanç yollarından bir çok mal elde eder. Bu kazancından kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin yıllık masraflarını karşılar. Geriye de ne artarsa bu artan miktarın humusunu vermelidir.

Kazançlardan, yıl ortasında yemek, elbise, ev eşyası, ev alımı, düğün masrafları, kız için çeyiz, ziynet ve benzeri işler için yapılan masraflar toplumun ortalama yaşam standartlarından daha lüks değilse bu yapılan harcamalara humus gerekmez.

Bir malın humusu verilmedikçe, o maldan hiç bir sûrette istifâde etmek dînen uygun değildir.

Hediye olarak gelen maldan humus vermek farz değildir. Ancak, gelen hediyenin humusu verilmemiş maldan olduğu bilinirse, o hediyenin de humusu verilmelidir.

Kadının aldığı mehirin de humusu yoktur. Yine, bir kimsenin elde ettiği mîrastan da humus verilmesi farz değildir. Ancak, ele geçen mîrâsın humusunun verilmediği bilinirse, o mîrâsın humusu verilmelidir.

Kâfirden veya humusun farz olduğuna inancı olmayan bir kimseden, humusu verilmemiş bir mal ele geçerse onun humusunu vermek farz değildir.
Maden

Altın, gümüş, kurşun, bakır, demir, petrol, taşkömürü, akik, tuz... vb. diğer bütün madenler, bütün masraflar düştükten sonra nisab miktarına ulaşırsa humusunun verilmesi farzdır.

Madenlerin nisab miktarı; 105 miskal (yani; 504 gram civârı) gümüş veya 15 miskal (72 gram civârı) altın değerindeki madene sahip olmaktır.
Defîne

Defînenin nisab miktarı da 504 gram gümüş veya 72 gram altın değeridir. Defînenin ele geçirilmesi için yapılan tüm masraflar düşüldükten sonra elde kalan defînenin değeri belirtilen miktara ulaşırsa humusunun verilmesi farzdır.


Denizden çıkarılan mücevherler

Denizden çıkarılan inci, mercan ve diğer mücevherler yapılan masraflar çıktıktan sonra 4.8 grama ulaşırsa onun humusu verilmelidir.

Maden, defîne, denizden çıkarılan mücevherler başkaları ile ortaklaşa olarak elde edilirse masraflar düştükten sonra kişi başına düşen miktar belirtilen gramajda ise humusu verilmelidir.

Bütün bunlar, belirtilen miktarlara ulaşmazsa, o taktirde diğer kazançlarla birlikte hesap edilir. Yıllık bütün masraflar çıktıktan sonra arta kalan olursa “kazancın humusu” bölümünde anlatıldığı tarzda humus verilir.


Helâl ile karışmış haram mal

Haram mal ile helal mal birbirlerinden ayırt edilemeyecek şekilde karışmış ise, malın temizlenerek helâl hale getirilmesi için bütün malın humusu verilmelidir.

Eğer kişi malı içerisindeki haram olan miktârı ve sâhibini bilirse derhal onu sâhibine vermelidir. Sâhibi belli değilse o zaman da sâhibine sevap olur ümidi ve niyetiyle, ihtiyaç sâhiplerine o malı vermelidir.

Savaşta elde edilen Ganîmetler

Müslüman’ların, küffâr ile yaptığı savaşlarda elde ettiklerinin tümüne, savaşta elde edilen ganîmetler denir. Bu ganîmetler, Ulu’l Emr veya görevlendirdiği kimseler tarafından Kur’ân ve Sünnet ölçülerine göre uygun görülen tarzda Müslüman’lara pay edilir. Ve ganîmetin humusu (beşte biri de) gereken yerlere ayrılır ve sarfedilir.


Zımmî kâfirin Müslüman’dan satın aldığı arâzî

İslâm’ın hükümlerinin uygulandığı bir devletin sınırları dâhilinde yaşayan, can, mal, namus, nesil, dil ve din emniyetinin İslâm Devleti tarafından güvence atına alınarak korunmuş olan kafire “Zımmî kâfir” denir.

Bu kâfirlerin, Müslüman’lardan satın almış oldukları toprakların, malların, ev, ticâret eşyası vs. humusunu ya yer olarak veya o şeyin parasal değeri olarak vermeleri gerekir. Kendileri vermedikleri zaman, İslâm devleti onlardan bu hakkı mutlaka alır. Bu uygulama; İslâm devletinin Müslüman’larla birlikte kâfirlere de götürmüş olduğu hizmetlerinin bir bedeli olarak zımmî kâfirin İslâm devletine verdiği bir tür vergi olarak da değerlendirilebilir.380[380]

HUMUS KİMLERE VERİLİR?


Verilecek humus iki kısma bölünür: Bir kısmı; âyette geçen ... Allâh’a, Peygambere ve Zilkurbâ’ya âittir...” hükmü gereğince Onikinci İmâm’ın @ hissesidir. Diğer kısmı ise; seyyidlerden-ocakzâdelerden yetim, yoksul veya yolda kalmış olanlarının hakkıdır.

Müslüman, bu iki hisseyi de Ehl-i Beyt yoluna candan bağlı, âdil, güvenilir, âlim bir müctehide vermelidir. Özellikle birinci hisse Onikinci İmâmın (a.f.) zâhir olmadığı zamanda mutlaka belirtilen vasıflara sâhip bir müctehide verilmelidir. Veya müçtehidin izni ile kullanılması uygun olan alanlarda harcanmalıdır. Bu müçtehit, humusu, İslâm’ın ve Müslüman’ların genel maslahatlarına uygun düşecek bir şekilde gerekli yerlere sarfeder.

Seyyidlerin hakkı olan humusun ise, mutlaka bir müctehide veya müçtehidin izniyle seyyidlere verilmesi zorunlu değildir. Herkes yaşadığı bölgede şartları tutan seyyidlere humusunu verebilir.

Memleketinde fakir olmamakla birlikte, gurbette-yolda muhtaç duruma düşen seyyide de humus verilebilir.



Kur’ân ve Sünnette büyük günah olarak bildirilen günahları alenen işleyen, farzları îfâ etmeyen, Oniki İmâm’ı @ kabul etmeyen seyyidlere humus verilmemelidir.

Bir kimse, yaşadığı bölgede şartları uygun düşen humus verilecek seyyid bulamazsa, imkânı olduğu kadar çevresindeki bölgelerde şartlara hâiz seyyidleri araştırmalıdır. Buna da imkan bulamazsa, humusun payını ayırmalı, saklamalı ve en müsâit bir zamanda hak sâhibine ulaştırmaya çalışmalıdır.381[381]



Hak sahiplerine haklarını vermemek en büyük zulümlerdendir.


Yüklə 1,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   87




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin