Yazmaktan el, söylemekten dil yorulsa, okumaktan göz, dinlemekten kulak bıksa da, biz önemine binâen tekrâr etmekten bıkmayacak, usanmayacağız. “Bütün Müslüman’ların ortak değer ölçüsü Kur’ân-ı Kerîm’dir. Yolunun en sağlam ve hedefe götürücü olduğuna inandığımız Alevî-Şîi Müslüman’ların da doğal olarak temel kaynakları Yüce Ku’rân’dır. Bu mektebe bağlı olmanın tabîi bir sonucu olarakta, Resûlün @ emir ve vasiyetleri gereği biz Alevî Müslüman’lar için güvenilir ikinci bir temel kaynak Ondört Masûm-u Pâk’ın(Peygamberimiz+Hz.Fâtıma+Oniki İmamlar) yüce buyruklarıdır.”
Ölçü açık ve net olarak belli olduğuna göre, bizler için felanın, filanın bilmem hangi konuda ne dedikleri, nasıl davrandıkları mühim değil, Kur’ân-ı Kerîm’in buyrukları ve Masûmların sözleri-uygulamaları önemlidir, bağlayıcıdır.
Konuyu fazlaca dallandırıp budaklandırmadan, Yüce Kur’ân’dan mevzû üzerine birkaç âyet ile Resûl ve Âl-i Beyt’inden hadîs-i şerîfler nakledelim;
“Sana içkiden ve kumardan soruyorlar. De ki; ‘O ikisinde de büyük günah vardır. (Her ne kadar) İnsanlara bazı faydaları varsa da, günahları faydalarından büyüktür...” [Bakara (2): 219]
“Ey îmân edenler! İçki, kumar... şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumar (yolu) ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allâh’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?” [Mâide (5): 90-91]
İmam Cafer Sâdık’ın @ naklettiğine göre Resûlullâh (s.a.a.) efendimiz şöyle buyurdular; “İçki her günâhın başıdır.”111[111]
İmam Cafer Sâdık @ buyurdular; “İçki her şerrin anahtarıdır. İçkiye devâm eden puta tapan gibidir. İçki her günâhın başıdır. (Helâl kabûl ederek) İçki içen kimse Allâh’ın Kitâbını yalanlamış olur...”112[112]
Rahmet Peygamberi @ buyurdular; “Her sarhoş edici şey harâmdır. Her çoğu sarhoş eden şeyin azı da harâmdır.”113[113]
İmam Ali Rızâ’ya @ “Biranın haram olan içkilerden olup olmadığı sorulduğunda” buyurdular ki; “O da diğer içkiler gibidir ve harâmdır.”114[114]
Birkaç numûne ortaya koyduğumuz bu hak sözlerden sonra “Alevî Müslüman’ım.” diyen bir kişinin herhalde söyleyecek fazla sözü, takınacak farklı tavrı olmaması gerektir. Buna rağmen bildiğinden şaşmayanlara ise söylenecek söz yoktur. Herkesin ameli kendinedir. “Leküm e’mâlüküm ve lenâ e’malünâ”
●Ter: Necâset yiyen devenin teri necistir. Diğer hayvanlar ise, necâset yeseler bile terleri necis olmayıp temizdir.
Harâm yoldan cünüp olan kimsenin teri necis değildir, ancak, bu terle ıslanmış bir elbise ile namaz kılınmamalıdır.
Necâset nasıl tesbît edilir?
Bir şeyin necis olduğu üç şekilde tesbît edilir:
1-O şeyin necis olduğuna insanın kendisi kanaat getirebilir. Zan ve şek-şüphe ile bir şeyin necisliğine hükmedilemez.
2-Bir kimse kendi elinde olan şeyin necis olduğunu haber verebilir.
3-İki âdil kimse bir şeyin necis olduğunu haber verebilir. Bir âdil kişi haber verdiğinde yine de o şeyden necis olma ihtimâlinden dolayı uzak durulmalıdır.
İnsan, önceden necis olan bir şeyin, pâk olup olmadığından şüphe ederse, o şeyin necis olduğuna; önceden pâk olan bir şeyin de, necis olup olmadığından şüphelenirse, o şeyin de pâk olduğuna hükmeder.
Kullanılan iki kaptan, ya da giyilen iki elbiseden birinin necis olduğu bilinir, ancak hangisinin necis olduğu anlaşılamazsa her ikisinden de sakınılmalıdır.
Necâset ile ilgili bazı hükümler:
Kur’ân-ı Kerîm’i, yaprağını, cildini, üzerine Kur’ân’dan bir şey yazılı (bir harf bile olsa) kağıdı necis etmek, necâset üzerine koymak harâmdır. Kur’ân-ı Kerîm’i necâsetten uzak tutmak farzdır.
Mescitlerin ve Allâh’ın Velî kullarının türbelerini necis etmek harâm, şayet necis olmuşlarsa temizlemek farzdır.
Hz. Resûl-ü Ekrem’in @ ve diğer Masum-u Pâk’ların türbelerinden alınan toprakları da (türbet-mühür) necis etmek harâm, necâset bulaşmış ise temizlemek farzdır.
Kur’ân-ı Kerîm’i kâfirlere vermekten mümkün mertebe sakınmak gerekir. Ancak, Kur’ân’a saygısızlık ve hakâret amacı olmayan ve O’nu okuyup hakkında doğru bilgi sâhibi olmak isteyen kâfirlere vermekte bir sakınca yoktur.
Kur’ân yaprağı ya da üzerinde Allâh lafzı, Peygamberlerin veya diğer Masûmların isimlerinin yazılı olduğu bir kağıt tuvalete düşse, imkân var ise çıkartılmalıdır. Aksi halde kesin çürüdüğüne veya su akıtılarak giderildiğine kanaat getirilinceye kadar o tuvalete çıkılmamalıdır.
NECÂSETİN TEMİZLEYİCİLERİ
Ey Hakk’a tâlip olan can dost!
Şimdi de Ehl-i Beyt yoluna göre necis olan bir şeyin nasıl temizlenebileceğini, necâsetin ne şekilde giderilebileceğini görelim.
Necâset temizleyicileri şunlardır:
1 - Su.
2 - Yer-Zemin.
3 - Güneş.
4 - İstihâle.
5 - İnkılâb.
6 - İntikâl.
7 - İstincâ.
8 - İstibrâ.
9 - İslâm.
10 - Tebeiyyet.
11 - Necâsetin giderilmiş olması.
12 - Kan akması.
13 - Müslüman’ın kaybolması.
14 - Üzüm suyunun kaynayarak üçte ikisinin azalması.
SU
Temizlenebilecek her şeyi su temizler. Ancak, suyun bir şeyi temizlemesi için bazı şartların yerine gelmesi ve suda şu özelliklerin bulunması gerekir:
●Su; mutlak, arı su olmalı.
●Pâk ve temiz olmalı.
●Necis şeyi yıkarken su, muzaf suya dönüşmemeli.
●Necis şey yıkandıktan sonra onda necâset kalmış olmamalıdır.
Necis olmuş bir kabın temizlenmesi için onun üç defa az su ile yıkanması gerekir. Kabı köpek yalamış ya da ondan bir şey içmişse, o kabı önce temiz bir toprakla sürtmeli sonra da iki defa yıkamalıdır.
Domuzun, içinden bir şey içtiği ya da yaladığı kabı ise yedi defa yıkamak gerekir.
Şarap veya sarhoş edici bir içki ile necis olan kab da az su ile üç defa, daha da iyisi yedi defa yıkamak gerekir.
Eğer elbise, yaygı ve benzeri bir şey bevl (sidik) ile ya da başka bir şey ile necis olmuşsa, üzerine bir defa su dökülerek necâset giderilir, sonra bir defa daha su dökülerek o şeyler sıkılır suyu dışarı çıkarılarak temizlenmiş olur.
Henüz yemek yemeye başlamamış, domuz sütü de içmemiş süt emen bir çocuğun çişi ile necis olan bir şey, üzerine bir defa su dökmekle temiz olur, o şeyleri sıkmakta gerekmez.
Elbise yahut bedenden bir yer, az su ile yıkandığında, oraya bitişik olan çevresi de genellikle necis olur. Necis yerleri temizlemek için dökülen su, etrafa yayılırsa, necis yerin temizlenmiş olmasıyla çevresi de temizlenmiş olur.
Taş, tuğla ve benzeri bir şeyle döşeli olan yerler necis olursa, az su dökmekle temizlenmiş olur, ancak, suyun akıncaya kadar dökülmesi gerekir.
Necis bir şeyden, necâsetin kendisi giderilmedikçe pâk olmaz. İstenmediği halde necasetin kokusu veya rengi kalırsa sakıncası yoktur.
YER-ZEMİN
Toprağın üzerinde yürümekle, ayakta var olan ayakkabının altı, ayakkabı yoksa ayağın altı, ayak kesikse koltuk değneğinin ve benzeri gibi şeylerin yere değen kısımları temiz olur. Ancak, üzerinde yürünülen yerin temiz olması, kuru olması, taş-toprak ve benzeri bir şeyle döşeli olması gerekir. Halı, kilim, ot, hasır vs. üzerinde yürümekle sayılan şeyler temizlenmiş olmaz.
Necâsetin belirtilen yerler üzerinde yürümekle temizlenmiş olması için, en az on-on beş adım yürünülmüş olmalı. Adı geçen yerlere necâset yürüme yoluyla bulaşmış olmalı. Yürüme sonunda da necâset gitmiş olmalıdır.
GÜNEŞ
Yeryüzünü ve yeryüzünde sâbit olan ağaç, binâ, duvar gibi benzeri gayr-ı menkulleri (taşınmaz mallar) ve onlara ait tahta, kapı, pencere, çakılan çiviler, binâda kullanılan alçı, boya ve benzeri şeyler damın üzerine veya yere konulan kaplar, yerden koparılmamış bitki ve ağaçlar kendilerine necâset bulaşmış ise, Güneş tarafından temizlenebilirler.
Temizliğin Güneş’le gerçekleşmesi şu şartlara bağlıdır:
●Necis olan şey diğer bir şeye değdiğinde ona sirâyet edecek kadar ıslak olmalı ve o ıslaklık da Güneş ile kurumalıdır.
●Necâsetin kendisi Güneş vurmadan önce giderilmiş olmalıdır.
●Necis şey yalnızca Güneş’in etkisi ile kurumuş olmalıdır. Kurumaya yardımcı oldu denilecek kadar rüzgar var idiyse necaset temizlenmiş olmaz.
●Güneş’in vurmasını bulut ve perde benzeri bir şey engellememelidir. Ancak, bulutun çok ince olmasında bir sakınca yoktur.
●Güneş necis olan bir şeyin içi ve dışını bir seferde kurutmuş olmalıdır.
İSTİHÂLE
Necis bir şeyin özünün değişip yeni bir şey olması ile o şey temiz olur. Bu, özün değişmesi olayına da “istihâle” denir. Mesela; ağacın yanıp kül olması, necis su veya idrârın buhar olması gibi. Ancak necis bir şeyin özü, cinsi, değişmeyip de bazı vasıfları değişirse istihâle gerçekleşmiş olmadığından o şey temizlenmiş olmaz. Mesela; necis buğdayın, un, unun da ekmek olması gibi.
İNKILÂB
Her hangi bir şeyin bazı özelliklerini değiştirerek eski adıyla anılmayacak bir biçimde başka şeye dönüşmesine “inkılâb” denir. Bu dönüşüme uğrayan necis şey temizlenmiş olur. Mesela; şarap kendi kendine veya içine bir şey katılarak sirke haline dönüşürse temiz olur.
Necis üzümden yapılmış olan şarap sirkeye dönüşse ya da necis üzüm, hurma ve benzerlerinden sirke yapılsa, o sirkeler de necistir.
İNTİKÂL
Necis bir şeyin temiz bir hale geçmesine “intikâl” denir. Mesela; eti yenen bir hayvan idrâr içse, onu idrar yahut ter olarak çıkarsa onlar temizdir.
İnsanın veya fışkıran kana sahip bir hayvanın kanı, kanı fışkırmayan bir hayvanın vücuduna girse ve o hayvanın kanı sayılacak kadar bir zaman onda kalsa temiz olur. Mesela; sülüğün insandan emdiği kan.
İSTİNCÂ
Dışkı mahallinin en az üç taş, bez, su ve benzeri şeylerle temizlenmesidir.
İSTİBRÂ
İstibrâ; necâset yemeyi alışkanlık yapmış bir hayvanın, istibrâ yapıldı denilecek kadar bir süre necâset yemekten uzaklaştırılmasıdır.
İnsan pisliği yiyen bir hayvanın idrârı ve dışkısı necistir.
Necâset yiyen bir deveyi kırk gün, sığırı yirmi gün, koyunu on gün, ördeği yedi veya beş gün, tavuğu da üç gün istibrâ ettirmeli, temiz yiyecekler verilmelidir.
İSLÂM
Bir kâfirin bedeni, tükürüğü, teri vs. Kelime-i Şehâdet getirip Müslüman olmasıyla temiz olur.
TEBEİYYET
Necis bir şeyin temizlenmesiyle ona bağlı, ona tâbî olan necis şeylerin de temizlenmesine “tebeiyyet” denir.
Mesela; şarap, sirke olursa, kabı da, üzerine örtülen kapak, bez vs. şeylerde temiz olur. Kâfir, Müslüman olunca küfür necisliğinden temiz olduğu gibi, küçük çocukları da onunla birlikte temiz olur.
Eliyle bir şeyi yıkayan kimse, o şeyi ve elini birlikte yıkarsa, o şeyin temizlenmiş olmasıyla eli de temizlenmiş olur.
NECÂSETİN GİDERİLMİŞ OLMASI
Bir hayvanın bedenine, kan ve benzeri bir şey bulaşırsa, o necaset her ne sebeple olursa olsun o bedenden uzaklaştığında hayvanın bedeni temiz olur. Meselâ; kedinin ağzına veya tavuğun gagasına necâset bulaşır, her hangi bir nedenle de o necâset giderilir ve rutûbeti de kurursa pâk olur.
KAN AKMASI
Kesilen hayvandan normal miktarda kan akması, o hayvanın helâl bölümlerindeki geriye kalan kanı temizler.
MÜSLÜMAN’IN KAYBOLMASI
Müslüman birisinin necis olmuş bir şeyi olsa, o kişi yanımızdan uzaklaşıp gitse, kaybolsa, sonra gelip o necis olan şeyi temiz gibi kullansa, yanımızdan gittiği zaman o şeyi temizlemiş olduğuna hükmedilir.
ÜZÜM SUYUNUN KAYNAMAKLA AZALMASI
Üzüm suyunun kaynamakla üçte ikisi gider, üçte biri kalırsa geriye kalanı temiz ve helaldir. Ancak yine sarhoş edici bir halde ise o takdirde hem necis, hem de içilmesi harâmdır.
Dostları ilə paylaş: |