Köpek, domuz ve murdar hayvan derisinden yapılan kaplarda yemek, içmek, abdest almak, gusletmek haramdır. Bu tür derilerin hiç bir şekilde kullanılmaması gerekir.
Altın veya gümüş kaptan bir şey yemek, içmek harâmdır. Bu kapların evde süs eşyası olarak da kullanılmaması iyidir.
Üzerine altın veya gümüş suyu verilmiş kabın kullanılmasında ise bir sakınca yoktur.
Kutbu’l ârifîn İmâm Cafer Sâdık @ buyurdular; “Altın ve gümüş kaplarda yemek yemeyiniz.”115[115]
İçi, dışı temiz olanlara ne mutlu!
ABDEST
Abdest; Allâh’ın rızâsını kazanmaya yönelik olarak yerine getirilmesi gereken bazı ibâdetlerin, anahtarı konumunda olan, maddî ve manevî bir temizliktir.
İnsan; evde, çarşıda, okulda, işyerinde, tarlada, bağda, bahçede, fabrikada, dâirede velhâsıl her nerede ise, çeşitli nedenlerden dolayı kirlenmekte ve manen de yorulmakta ve yıpranmaktadır. İnsan elinin ürünü olan araç ve gereçlerin nasıl ki günlük, haftalık, aylık, yıllık bakım-onarım ve temizliği gerekiyorsa, madden ve manen kirlenen ve yıpranan insanın da temizlik ve bakıma ihtiyâcı vardır. İşte abdest, bir nevî günlük temizlik ve bakımdır.
Günde birkaç kez abdest alan bir Müslüman, her insanın yapması lazım gelen temizliği bir çok yönden en mükemmel şekilde yerine getirmiş olmaktadır. Çünkü abdest esnasında yıkanan eller, yüz, ağız, burun vs. gibi organlar dışarıyla teması olması münâsebetiyle en çok kullanılan ve kirlenen organlardır. Bunların yıkanması ile, bir çok mikrobun zararlarından ve sebep oldukları hastalıklardan korunulmuş olur.
Yine, her abdest alındıktan sonra insan, üzerinde bir hafifleme, rûhunda bir ferahlık ve rahatlama duyar. Allâh’ın emrini yerine getirmiş olmanın insana verdiği haz ve sevinç insanı her yönden rahatlatır, dinç tutar, rûh ve beden sağlığının düzgün ve istikrârlı olmasına yardımcı olur. Ancak şurasını unutmamak gerekir ki, abdest almaktaki ana gaye maddî temizlik olmayıp, ilâhî emre uymak ve Allâh’a yakınlaşmaktır. Diğer faydalar bir amaç değil, sadece abdest alma neticesinde ulaşılan dünyevî bazı güzel sonuçlardır.
Müminler! Canlar!
Abdestin nasıl alınacağını yüce kitâbımız Kur’ân-ı Kerîm’e bakarak öğreneceğiz. Zîrâ, yaş-kuru ne varsa öz olarak O Kitap da mevcûttur. Diğer ayrıntılı hükümleri ise, Kur’ân Kitâbının baş öğretmeni olan Hazreti Muhammed (s.a.a.) ve O’nun hak vârisleri olan Masûm İmâmlardan @ öğrenmeye gayret edeceğiz.
Bakınız, aşk iksirinin sunucularından olan İmâm Ali Rızâ @ Kur’ân hakkında ne buyurmaktadırlar; “Kur’ân-ı Kerîm; Allâh’ın sağlam ipi, sağlam kulpu, Cennete götüren, Cehennemden kurtaran en güzel yoludur. Zaman O’nu yıpratamaz. Ağızlarda dolaşması O’nu bayağılaştıramaz. Çünkü O, belli bir süre için indirilmedi. O, apaçık delilleri gösteren ve insanlara hüccet olan bir kitâptır. Hiç bir şekilde bâtıl O’na karışamaz. Çünkü, O, her şeye hâkim olan yüce Allâh tarafından indirilmiş bir kitâptır.”116[116]
Öyle ise; abdestimizi, önce en doğruyu söyleyen, Allâh’ın kelâmı olan Kitâbımız Kur’ân’dan öğrenelim:
Allâh buyuruyor; “Ey îmân edenler! Namaz için kalktığınızda (abdestsiz iseniz) yıkayınız yüzlerinizi ve dirseklerle birlikte ellerinizi, meshediniz başınızın bir kısmını ve kaab kemiklerine kadar ayaklarınızı...” [Maide (5): 6]117[117]
Peygamberimizin @ soyundan ve Nûr sîmâlardan Muhammed Bâkır (a) hazretleri, Resûlullâh efendimizin abdest alışını fiilî olarak şöyle tarîf ettiler; “ İmâm, su dolu bir kap istedi. Önce ellerini yıkadı, sonra kabdan bir avuç su aldı, onunla yüzünün üst tarafından aşağıya doğru çekerek yüzünü yıkadı. Sonra bir avuç su alıp, dirsekten parmak uçlarına kadar sağ kolunu yıkadı. Sol kolunu da aynı şekilde yıkadı. Sonra, elindeki kalan ıslaklık ile başının ön tarafından bir kısmını meshetti., yine ellerinin ıslaklığı ile parmak uçlarından kaab kemiklerine (bilek hizasına) kadar ayaklarını meshetti.”118[118]
İşte, Allâh’ın emrettiği ve peygamberimizin de almış olduğu abdest böyle idi.
Abdestin bâtınî yönü...
Ey Hakk’a âşık can!
Allâh’a kul, Muhammed’e @ ümmet, Ehl-i Beyt’e muhip isen, zâhiren abdestini böyle almalı, Rabbinin dîvânına böyle hazırlanmalısın. Bilmelisin ki bu, bir dış abdesttir. Bir de bunun rûhu, özü, manası vardır ki, dış abdestini alırken rûhunun derinliklerinde, kalbinde ve özünde de abdestin hakîkatine ulaşmaya niyet etmelisin.
Ve, demelisin ki;
Ey Rabbim!
Sana yakın bir kul olabilmek, senin rızâna kavuşmak, emrine uymuş olmak için, bizlere beyân ettiğin şekilde abdest almaya niyet ettim. Niyetimi hâlis eyle! Beni riyâdan, kibirden, kendini beğenmiş olmaktan uzak eyle!
Ey her şeyden haberdar olan Allâh’ım!
Ben; aciz, âsî, mücrim, günahkar, zayıf kulum. Ellerimin ve bedenimin kiri, günahı, kalbimin pası, gözlerimin yaşı ile senin dergâhına gelmek üzere ellerimi, kollarımı, yüzümü yıkıyorum. Bedenimdeki kir ve pislikleri tertemiz su ile giderdiğin gibi, rûhumdaki günâh ve kirleri de îmân ve tevbem ile gidermeni diliyorum.
Ellerimi harâm işlemekten, harâm tutmaktan, harâm alıp-vermekten, harâma uzanmaktan muhâfaza eyle!
Bu elleri cennetine ve cemâline ulaşmaya vesîle olacak hayırlı işlerde kullanmamı nasîp eyle!
Yüzümü, gözümü, ağzımı,ve sâir diğer âzalarımı da yıkamak ve meshetmekle maddî olarak temiz kıldığın gibi her türlü günâh ve kötülüklerden de temizle!
Ey kâinâtın Rabbi!
İki cihanda da yüzümüzü ak, kalbimizi pâk, işlerimizi âsân, güzellikleri ihsân eyle!
Kendi günahlarımız boyumuzu aşmış iken, başkalarının günah ve açıklarını arayan ve gaflete düşenlerden eyleme!...
.............
..........
.......
Allâh, cümlemize, şerîat kapısından girip, tarîkat yolundan ilerleyerek, marifet denizine dalmakla, hakîkat incilerine ulaşmamızı nasîp etsin!
Dostları ilə paylaş: |