c) Mâtüridî'de Kaza ve Kader Anlayışı:
Fahreddin er-Râzî, İbrahim Bâcurî'nin 542verdikleri bilgiler Mâtüridî'-nin görüşlerini aksettirmektedir. Küfür İlâhî Kaza ile temasta oluştur. Biz İlâhî Kazaya rıza göstermeliyiz. Takdir edilmiş, meydana gelmiş olan şeye değil. Küfrün iki yönü vardır. O, bir yönüyle Allah'a nisbet edilir. Allah"'îrr?riikmetine binaen küfür, onun yaratmasıyladır. O mülkünde dilediğini yapar.
Küfür bir başka yönden insana nisbet edilir. O insanın kesb ve ihtiyarıyla ona sıfat olarak meydana gelir. 543
Ayrıca Allah'ın kazasına rıza göstermek, bu sıfatın icabına rıza olarak anlaşılmalıdır. Bundan dolayı Allah'ın kazasına rıza, küfür değil taat olur. Çünkü zaman ve mekânda oluşuna, meydana gelene rıza gösterilmiş oluyor. 544
Louis Gardet, Kaza ile Kader ve takdir edilen şey arasında ortaya konan bu farklı anlayışı Allah'ın ilmine bir isnad olarak kabul ediyor. Zira Mâtüridî, Kaza ve Kader meselesini Allah'ın ilim sıfatı ile izaha çalışıyordu. Kaza sadece irade sıfatından değil; Allah'ın ilim sıfatından da çıkar. Çünkü Allah'ın ilmi insanın ihtiyarına mütevakkıftır, dayanır. 545
Mâtüridî, Kaza ve Kader meselesini Allah'ın ilim sıfatına bağlamakla bir yandan insanın hürriyetini kurtarıyor, diğer yandan bu ince ve nazik meseleye psikolojik bir istikamet vererek problemi çıkmaza sokmuyor. Çünkü Mâtüridî, Mu'tezile ve Eş'arî'den daha zeki idi. 546 Onun meseleye yaklaşımı, ilâhî yaratma İle insanî yapma arasında fark gözetme şeklide idi.
Bugün gayet iyi biliyoruz ki zaman ve mekân kavramları nisbîdir, izafîdir. Zaman, yer küremizin kendi ve güneşin etrafında dönmesiyle meydana gelir. Cismin hareketine, mekânda yer değiştirmesine bağlıdır, maddidir, madde ise, bir bakıma enerjiden ibarettir ve zaman kavramının geçerliliği insan içindir. Mekân kavramı hususunda da aynı şeyi söylemek mümkündür. Onun da geçerliliği yeryüzü insanı içindir. Her iki kavram, güneş sistemi dahilindeki insan yaşayışına tatbik edilir. Bu sistemin dışına çıkıldığında yeni zaman ve mekân kavramları bulmak gerekecek; ölçü birimleri tamamen değişecektir.
Meseleye bu açıdan bakıldığında Allah'ın katında zaman ve mekândan söz edilmez. O'nun katında, insan için sözkonusu olduğu gibi, zaman ve mekân birimleri yoktur. O, mutlak varlıktır. O halde Yüce Allah, dünü, bugünü, yarını aynı ölçü ve oranlarda bilir. O taktirde Allah'ın Kaza ve Kader meselesinde ve bu ana meseleye bağlı diğer insanın fiillerini ilgilendiren -insanın saîd ve şakî olacağı gibi- yan meselelerde Allah'ın mutlak ilminin insanı ve ona verilmiş hür iradeyi kuşatması tabii olur.
Allah'ın ilmi, İnsanı ve yapacağı işleri çepeçevre sarmış ve her yandan kuşatmıştır. İnsan Allah'ın ilminin dışında bir şey yapamaz. Gerçekte itim bilinene tâbidir.
Vuku bulacak hâdiselerin önceden takdir edilmesi demek olan Kaderi ve o fiillerin anı geldiğinde vuku bulması, iş haline gelmesi demek olan Kazayı, Mâtüridî'nin bu şekilde ilim sıfatıyla izaha çalışması konuya esneklik getirmektedir. Bu yaklaşım tarzında sertlik ve katılığın yerini itidal almakta ve insanın hürriyetini kurtarma çabası özellikle kendini göstermektedir. Bununla birlikte Mâtüridî okulunun Kur'an nassını bir kenara bıraktığı söylenemez. Bizzat Mâtüridî böyle bir anlayışı Kur'an'dan almakta, gerek Kitabu't-Tevhid'de ve gerekse "Te'vilât" adlı Kur'an tefsirinde buna ihtimam göstermektedir. ardır. 547
Dostları ilə paylaş: |