Ersitesi basimevi 1988 konya


ALLAH'IN VARLIĞI VE SIFATLARI



Yüklə 1,19 Mb.
səhifə11/24
tarix17.01.2019
ölçüsü1,19 Mb.
#98690
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   24

ALLAH'IN VARLIĞI VE SIFATLARI

Allah inancı, İslâmın ve bütün ilâhi dinlerin temelini oluşturur. Se­mavi dinlerin hepsinde inanılması gereken ilk esas Allah'ın varlığı ve bir­liğidir. Allah'ın varlığı ve birliğine inanmadan diğer iman esaslarını kabu­le imkân yoktur. Çünkü Allah'ın meleklerine, kitaplarına, peygamberleri­ne, ahiret gününe, kaza ve kadere inanmak Allah'ın bildirmesine, dolayı-siyle Allah'a imana bağlıdır.

"Allah'a iman dinin temelidir. Din bütünüyle Allah'a iman esasına da­yanır, İslâm'ın akıl sahibi olan ve ergenlik çağına gelmiş bulunan insan­lara yüklediği iik görev, kendilerinin ve kainattaki her şeyin yaratıcısı o-lan, her şeyi bilen, düzene koyan ve idare eden, yerde ve gökte ne varsa hepsinin kendisine muhtaç olduğu ve kendisi hiç bir şeye muhtaç olma­yan, tek olan, ezeli ve ebedî oian Allah Tealâyı tanımak, O'na inanmak ve kulluk etmektir.

Allah'a iman buluğa etmiş ve akıllı olan her insana farzdır. İlâhî din­lerin kesintiye uğradığı dönemlerde, fetret devrinde yaşamış olan veya dağ başlarında, uzak yerlerde yaşadığı için hiç bir dinden haberi olma­yan İnsanlar bile akıllanyla Allah'ın var ve bir olduğunu bulmak zorunda­dırlar. Çünkü ASlah insanlara kendi varlık ve birliğini idrak edecek güç ve kuvveti vermiştir. Her insan kendisine verilmiş olan akıl ile Allah'ın var ve bir olduğunu idrak edecek, kavrayacak durumdadır. İnsan yaratı­lıştan getirdiği mutlak ve üstün bir güce inanma duygusu ile kainattaki akıllara durgunluk veren eşsiz yaratılış ve düzeni gördükten sonra yaratı­cının varlığına ve birliğine inanmak mecburiyetinde kalır. Zira insan gör­düğü bir sanat eserinin sanatkârını görmese bile mutlaka bir sanatkâr tarafından yapıldığını bilir. Aklıyla bu neticeye ulaşması zorunludur. E-serdeki mükemmellik ve üstün vasıflar ise bu sanatkârın sanatının üs­tünlüğüne delalet eder.

Kısacası kainattaki varlıkların yaratılışı ve kainatın varlığı Allah'ın varlığına, bu varlıklarda görülen nizam ve düzen de Allah'ın birliğine de­lildir. Bütün bu varlıkları görüp duran insanın Allah'ın varlık ve birliğine iman etmesi aklî bir zorunluluktur. Akıl bunu kavrayacak güçtedir.

Din fikri ve Allah İnancı, insanlığa sonradan aşılanmış bir şey olma-128yıp insanın kendisiyle birlikte doğan, insan ruhunun fıtrî bir özelliğidir. Tıpkı kuşlarda yuva yapma hissinin ve mıknatısta demiri çekme kuvveti-; nin oluşu gibi, insanda da inanma hissi doğuştan vardır. Ancak insanda i doğuştan mevcut olan bu his ve şuur çok sarih ve açık olmadığından ve] çoğukez insanlar -bir hadisi şerifte de belirtildiği gibi -1 anne, baba ve: çevrelerinin tesirinde kaldıkları için fıtrat-ı insan ilahî vahiy ve peygam-.j berlerle takviye olunmuştur. Böylece Peygamberin ilahî vahye dayanarvj tebligatı insanların yolunu aydınlatmış; bu mürşitlere tabi olanların dinîi hislen inkişaf etmiş, gelişmiş, onların tebligatına kulak vermeyenler ise1; gittikçe dalalete düşerek dinî hislerini köreltmişlerdir.

Kısacası her insan doğarken Allah duygusu ile doğar ve sonra da] Allah'ı içinde hisseder. Başkalarının tesiri altında kalmayan, selim akıl! taşıyan bir insan bizzat kendine ve etrafına dikkatle bakacak olursa, oyüce varlığın mevcudiyetini kolayca kavrar ve iman eder. Böyle bir insana 195çocukluğunda doğru dini bilgiler verilirse, ruhundaki Allah mefhumu olgunlaşır. Dini bilgi ve terbiyeyi çocukluğunda almayan kimselerde ise bu duygu zaman ve çevrenin tesiriyle körelir, hatta sürülmeyen tarlayı yaban otlarının kapladığı gibi bu duyguların yerini bir takım yanlış fikir­ler almaya başlar.

İnsanın var oluş gayesi Allah'ı tanıyıp O'na ibadet etmektir. Bu bal kımdan insan, gerçek insanlığa ancak imanla yükselir. İman, insanır) madde ve manası arasındaki dengeyi sağladığından insanı mükemmel* leşitrir, başka hiçbir şeyin kendisine sağlayamadığı gerçek kalp huzurui nu temin eder. Böyieçe Allah'a iman etmek suretiyle gerçek huzura ka*-yuşan insan daima başarılı, verimli, hem toplumu hem de kendisi içiri faydalı olur. 196




A) Allah'ın Varlığının İsbatl (İsbat-I Vâcib)

Akaid esaslarının tartışılıp tartışılamayaoağı ve jÂllah'ın varlığı ve birliği konusunda aklî izah ve isbatlar yapılıp yapılamayacağı islâm alim­leri arasında tartışma konusudur. Kelâm alimlerine göre ilâhiyyat ve nü­büvvet konularında aklî izah ve isbatlar yapılabilir. Diğer iman esasları ise sem'îdir, nakle dayanır, ama akien de mümkündürler.

Allah'ın varlık ve birliğinin isbatı konusuna "isbat-ı vâcib" denmesi­nin sebebi, Allah'ın varlığıyla birlikte birliğini de isbat etmeyi kastetmek­ten dolayıdır. Zira Allah'ın varlığını kabul ettikleri halde birliğini inkâr e-den ve ona şirk koşan pek çok insan vardır.

Bir kısım islâm alimlerine göre insandaki Allah inancı fıtrî olduğu için Allah'ın varlık ve birliğine dair deliller aramaya ihtiyaç yoktur. Fıtratı bozulmamış ve ruhu hasta olmayan her insan Allah'ın var ve bir olduğu­nu kavrar. Bu konudaki deliller sadece insanı uyarmak, içindeki varlığı ve birliği hususunda mevcut olan zaruri bilgiyi geliştirmek içir Bir kısım islâm alimlerine göre ise insan iç ve dış alemde Allah'ın varlığı­nı gösteren bir takım deliller üzerinde durup, düşünüp böylece Allah'ın varlığına ve birliğine ulaşır. Gerçi Allah Tealâ duyularla doğrudan doğru­ya idrak edilemez. Ancak duyularımız Allah'ı tanıyacak olan aklımıza malzeme temin eder. İnsan duyularıyla yaratılmış olan şeyleri algılayıp kainattaki ahenk ve nizamı kavrar, aklıyla da bu belirti ve izlerden hare­ketle yaratıcının varlık ve birliğine ulaşmaya çalışır.

İnsan düşünerek Allah'ın varlığı vs birliği fikrine ulaşabilirse ds 0'-nun nasıl bir varlık olduğu ve alemle, insanla ilişkisinin ne şekilde oldu­ğunu akılla kavramak imkansızdır. Bu bilgiler ancak peygamber yoluyla elde edilir.

Aslında iman bir isbat işi olmaktan çok hidayet meselesidir. Hiç kim­se bir başkasına pozitif ilimlerdeki isbat anlamında Allah'ın varlık ve bir­liğini isbat edemez. Ancak O'nun varlık ve birliğini kavramaya ve dolayı­sıyla imana vesile olan deliller serdeder. İmanın kıymeti ve en büyük 5-zelliği ğaybe iman edilmesindedir. Eğer isbat edilseydi imanın değeri kal­mazdı. Öte yandan isbat edilen şeyin bilindiği farzedilir, ama isbaî etme her zaman bilme ile son bulmayabilir. İnsan bazan isbat edemediği hal­de, isbat etmeye çalıştığı şey hakkında şüphe etmez, kesin olarak ina­nır; bazan da isbat ettiğine dahi inanmayabilir, onu söylemekten çekinir. O halde iman bir isbat meselesi olmaktan ziyade bir inayet meselesidir. "Alîah kimi hidayete erdirirse, onu hiç kimse saptıramaz." 197 Ancak kişinin iradesini o yönde kullanması gerekir. Allah herkese irade hürriyeti ver­miştir, dileyen iman eder, dileyen de kâfir olur. Herkes yaptığının karşılı­ğını, cezasını görür.

Her devirde Allah'a inananlar ve O'nun varlık ve birliğini inkâr eden­ler bulunduğu için, isbat-ı vacip konusu inananları ve ilâhiyatçı rı meşgul etmiş, bu konuda çeşitli deliller serdetmişlerdir. Bu karmaşıklığı, anlaşılma güçlüğü ve zamanla bazılarının önemini yitirmesi sebebiyle bunları savunanlar yanında karşı çıkanlar da olmuştur. Gerçi Kur'an delilleri herkese hitap eder, eskimez ve bütün delillerin kaynağı­dır. Ancak şer'î deliller inananlar yanında değerlidir. Allah'a inanmayan bir kimse zaten ilâhi bir dine ve mukaddes bir kitaba inanmıyor demek­tir. Bu sebeple böySelerini ikna etmek için, akla ve tecrübeye hitap eden

aklî, mantıkî ve hissî deliller serdetmek gerekir. Naklî deliller ise Kur'an'a ve Allah'a inananların imanını kuvvetlendirir. |

Allah'ın varlık ve birliğini gösteren deliller pek çoktur. Biz burada ön-çe aklî, mantıkî, hissî ve vicdanî delillerden örnekler verecek, daha sonra Kur'an'da isbat-ı vaciple ilgili ayetlerden bir kısmını takdim edeaeğiz.

Allah'ın varlık ve birliği konusundaki aklî deliller muhtelif şekillerde gruplandırılabilir. Bunlar delillerin özelliklerine göre :



1. Dış alemden çıkarılan Tabiî Deliller: Hudus, İmkân, Ha­reket, İbda' ve İllet-i Gaiyye delilleri gibi.

2. Akıl yoluyla elde edilen Metafizik Deliller: Ekme! Var­lık Delili ve Sonsuz Tasavvurundan Çıkarılan Delil gibi.

3. Beşer tabiatından çıkarılan Ahlâkî ve Vicdanî Delil­ler.: Kabul-i Âmme. Nefs-i Natıkadan çıkarılan delil, vazife duygusu ve ahlâk duygusundan çıkarılan delil gibi.

Bu deliller delili ortaya koyup kullananlara göre İse şöyle gruplandı-nlabilir: 198




Yüklə 1,19 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin