Süreç korktukları doğrultuda işledi ve derinleşti. Siyasal istikrarsızlık yıldan yıla büyüdü. ‘80’li yılların sonunda ve ‘90 yılı içinde, işçi sınıfının grev hareketi ve iktisadi direnişi büyük bir kitlesellik ve yaygınlık kazandı. Bu mücadeleler sonuçta, sermayeyi ücretler konusunda belli tavizlere mecbur etti. Bu ise, aşırı ucuz emek sömürüsü üzerine kurulu, kriz ortamında ancak böyle yürüyebilen ve ihracattaki kısmi başarısını da hemen tamamen buna borçlu olan Türkiye kapitalizminin sorunlarını şiddetlendirdi. İşçilerin yanısıra, 1990 yazında kamu çalışanları da grevli-toplusözleşmeli sendika hakkıyla sahneye çıktılar ve yaygın eylemlilikler yaşadılar. “Devlet memuru”nun devletten hak talebiyle sık sık sokakları doldurması ve iş durdurması, devlet otoritesini ve itibarını yıpratan bir rol oynadı.