Yeni şekillenmekte olan bir örgüt olduğumuz olgusuyla birlikte değerlendirildiğinde, böylesine önemli bir gelişme aşamasının temel güvencesi, ancak hareketin önderliği, somutta MK olabilirdi. Oysa daha bu safhanın başlangıcında, MK bünyesinde ortaya çıkan ve bir kesimi şahsında tasfiyeci bir ideolojik içerik kazanan bunalım, örgütün tüm gelişme sürecini zaafa uğrattı. Yeni döneme ilişkin olarak tespit edilen görev ve hedefler önemli ölçüde ortada kaldı. Örgütün politik faaliyet kapasitesi zayıfladı. Ve en önemlisi, ideolojik çizgimiz temelinde eğitilmeye ve buna uygun düşen bir siyasal pratik içinde dönüştürülmeye muhtaç kadroların ve örgüt birimlerinin en zayıf öğeleri, hızla bir probleme dönüştüler. Fiili örgütsel önderlik boşluğu içinde, bu zayıf öğelerin bir kısmı döküldü. Diğer bir kısmı, Ankara örneğinde görüldüğü gibi, küçük-burjuva devrimciliğinin en dejenere bir davranışı olan dükalık eğilimleriyle ortaya çıktılar. Bu arada tasfiyeci “yöneticiler”in çalışma bölgeleri tümden dağılıp tasfiye oldu.