İMÂM ZEYNELÂBİDÎN’E @ GÖRE HACCIN HAKÎKATİ
İmâm Zeynelâbidîn @ hacdan geri döndükleri zaman Şiblî, İmâmı @ karşıladı ve aralarında şöyle bir konuşma geçti;
“Hz. İmâm Seccâd (Zeynelâbidîn) O’na sordu:
- Ey Şibli, hac merâsimlerini yerine getirdin mi?
Şibli; Evet, Ey Allâh’ın Resûlünün evlâdı (torunu) dedi.
İmâm @ buyurdular;
- Acaba Mikat’a giderek, dikilmiş elbiseleri üzerinden çıkardın ve guslettin mi?
Evet, dedi Şibli.
İmâm @ tekrar sordu;
- Mikat’a girdiğin zaman günah elbisesini bir kenara atarak, Allâh’a itaat elbisesini giymeye niyet ettin mi?
Şibli, hayır dedi.
- Dikili elbiselerini çıkarırken riyâkarlık, nifak ve günah olması muhtemel işlerden arınmaya niyet ettin mi?
Hayır, dedi Şibli.
Bunun üzerine, İmâm @; Eğer durum böyle ise, sen ne Mikat’a girmişsin, ne dikili elbiselerini çıkarmışsın ve ne de gusül etmişsin demektir, dedi.
İmâm @ yeniden sormaya başladı;
- Acaba vücudunu temizleyip, ihram giydin ve haccetmeye karar verdin mi?
Şibli; evet ey Allâh’ın Resulü’nün evladı! (torunu) dedi.
- Temizlik anında ihram giydiğinde ve hac etmeye karar verdiğinde acaba tevbe ilacı ile kendini günahlardan arındırmaya da niyet ettin mi?
- İhram giydiğin zaman Allâh’ın haram kıldığı her şeyi kendine haram etmeye niyet ettin mi?
Şibli, dedi; hayır.
- Haccetmeye karar verdiğin zaman ilâhî olmayan bütün karar ve antlaşmaları ayaklarının altına alacağına niyet ettin mi?
Hayır, dedi Şibli.
- Öyle ise, sen ne temizlik yapmışsın, ne ihram giymişsin ve ne de hac etmeye karar vermişsin.
İmâm @ yeniden sordu;
- Acaba Mikat’a girdin, iki rekat ihram namazı kıldın ve Lebbeyk dedin mi?
Evet.
- Mikat’a girdiğin zaman ziyâret amacıyla oraya girdiğine niyet ettin mi?
Hayır.
- İki rekat namaz kıldığın zaman amellerin en iyisi olan namaz sâyesinde yüce Allâh’a daha yakın olmaya niyet ettin mi?
Hayır.
- Lebbeyk dediğin zaman, Allâh’a itaat etmeye dâir taahhüdün sebebiyle her işte bunu söyleyeceğine, her türlü günah olan sözleri söylemeyeceğine niyet ettin mi?
Hayır, dedi Şibli.
- Öyleyse sen ne Mikat’a girmişsin, ne namaz kılmışsın ve ne de Lebbeyk demişsin.
İmâm @ tekrar sordu;
- Acaba, Harem’e girip, Kabe’yi görüp namaz kıldın mı?
Evet.
- Harem’e girdiğin zaman, Müslüman’ların gıybetini etmeyi her zaman ve mekanda kendine haram kılacağına niyet ettin mi?
Hayır.
- Mekke’ye ulaştığın zaman bu yolculuktan hedefinin yalnızca Allâh olduğunu hiç düşündün mü?
Hayır.
- Öyleyse, sen ne Harem’e girmişsin, ne Mekke’yi görmüşsün ve ne de namaz kılmışsın.
İmâm @ yeniden sordu;
- Acaba Kabe’yi tavaf ettin, erkanını yaptın ve Sa’y da bulundun mu?
Evet.
- Sa’y ettiğin zaman, şeytânın ve nefs-i emmârenin şerrinden Allâh’a sığındığına niyet edip ve her şeyi bilen Allâh’ın bu içinde bulunduğun durumları da bildiğini düşündün mü?
Hayır.
- O halde ne tavaf etmişsin, ne erkânı yerine getirmişsin ve ne de sa’y etmişsin.
İmâm @ tekrar sordu;
- Acaba Hacerü’l Esved’e el sürüp, Hz. İbrâhîm’in @ makâmında durdun ve orada iki rekat namaz kıldın mı?
Evet.
- Ah, ah! Hacerü’l Esved’e el süren aslında Allâh ile musâfaha yapmış olur. Öyleyse ey zavallı! Çok büyük bir saygınlığı olan bu işin değerini düşürmemeye ve ilâhî emirlere aykırılık yüzünden günahkar kimseler gibi kulluk sözünün (musâfahanın) anlamını harap etmemeye dikkat et.
Daha sonra, yine buyurdu @;
- Hz. İbrâhîm’in @ makâmına girdiğin zaman, tam bir itaat kararıyla ve Allâh’a her türlü isyâna karşı koyarak bu mukaddes mekanda vakfe ettiğine niyet ettin mi?
Hayır.
- İbrâhîm’in @ makâmında iki rekat namaz kıldığın zaman, gerçekte İbrâhîm’in @ namazını kıldığına ve böyle bir namazla şeytânın burnunu yere sürttüğüne niyet ettin mi?
Hayır.
- O halde, ne Hacerü’l Esved’e el sürmüşsün, ne İbrâhîm’in @ makamında vakfeye durmuşsun ve ne de iki rekat namaz kılmışsın.
İmâm @ soru sormaya devam ederek;
- Acaba Zemzem kuyusunun yanına giderek ondan su içtin mi?
Evet, dedi Şibli.
- O halde Hakka itaat etmekte kendini gözetleyip ve gözünü günahlardan sakındıracağına niyet ettin mi?
Hayır.
- Öyleyse, ne Zemzem kuyusunun yanına gitmişsin ne de ondan su içmişsin.
- Peki, Safâ ve Merve’ye gittin ve o iki yer arasında sa’y ettin, gidip geldin mi?
Evet.
- Sa’y ederken korku ile ümit arasında bir hal aldın mı?
Hayır.
- Öyleyse, Safâ ve Merve arasında ne Sa’y etmişsin, ne yol yürümüşsün ve ne de gidip gelmişsin.
Daha sonra, İmâm Zeynelabidin @ şöyle buyurdu;
- Acaba Mina’ya gitmek için Mekke’den çıktın mı?
Evet, çıktım.
- Çıktığın zaman dilinle, elinle ve düşüncenle halkı rahatsız etmemen gerektiğini hiç düşündün mü?
Hayır.
- Öyleyse Mina’ya gitmek için Mekke’den yola çıkmamışsın.
- Acaba, Arafat’ta vakfeye durdun, Rahmet dağının tepesine çıktın, orada Allâh’a yalvardın mı?(Lebbeyk dedin mi?)
Evet, dedi Şibli.
- Arafat’a gittiğin zaman Allâh’ı tanıma hakkına riâyet edip, ilâhî ilimleri kavrayarak bütün varlığınla Allâh’ın kudret ve egemenliği altında olduğunu, Allâh’ın senin içinde ve dışında olanlardan haberi olduğunu bildin mi?
Hayır.
- Acaba, Rahmet dağına çıktığın zaman Allâh’ın her inanan erkek ve kadına rahmette bulunacağını ve her Müslüman kadın ve erkeğe doğru yolu göstereceğini düşündün mü?
Hayır....
- O halde sen ne Arafat’a gitmişsin, ne Rahmet dağına çıkmışsın ve ne de Allâh’a yalvarmışsın.
Hz. İmâm @ daha sonra şöyle buyurdu;
- Acaba, Arafat ve Meşar arasında geçtin, Müzdelife topraklarında yol yürüdün ve orada çakıl taşları topladın mı? Acaba Meşaru’l Harâm’a uğradın mı?
Evet.
- Arafat ve Meşar arasında yol yürüdüğün, sağa-sola sapmamaya çalıştığın zaman, hak dinden de sağa-sola sapmamaya da niyet ettin mi?
Hayır.
- Müzdelife’de yürüdüğün ve orada çakıl taşlarını topladığında, bütün günah ve câhiliyyeleri kendinden uzaklaştıracağına, ilmini ve amelini sağlamlaştıracağına niyet ettin mi?
Hayır.
- O halde, ne Meşar’da yol yürümüşsün, ne Müzdelife’de çakıl toplamışsın, ne de Meşaru’l Harâm’a varmışsın.
İmâm @ sonra buyurdu;
- Acaba, Mina’ya vardın, Cemre’yi taşladın, başını tıraş ettin ve kurban kestin mi?
Evet.
- Mina’ya varıp şeytân taşladığında, murâdına erdiğini ve Allâh’ın senin isteklerini karşılayacağını düşündün mü?
Hayır.
- Şeytânı taşladığın zaman, düşmanın İblise karşı çıktığına ve önemli hac merâsimlerini sona erdirmekle şeytânın yoluna gitmeyeceğine niyet ettin mi?
Hayır.
- Acaba, başını tıraş ettiğinde, bütün çirkin davranışlardan, başkalarına karşı zulmetmekten arındığını ve dünyâya ilk geldiğin gibi günahlardan kurtulduğunu düşündün mü?
Hayır.
- Acaba, kurban kestiğin zaman zühd hakîkatine sarılarak, her türlü tamahın boğazını kesmenin ve gönlünün meyvesi -oğul İsmail’in- başını kesmekle kendinden sonra gelecekler için Allâh’a kulluk etmek ve O’na yaklaşmanın temelini atan Hz. İbrâhîm’in @ sünnetine uyduğuna niyet ettin mi?
Hayır.
- O halde sen ne Mina’ya gitmişsin, ne şeytân taşlamışsın, ne başını tıraş etmişsin, ne kurban kesmişsin ve ne de Allâh’a yakınlaşmışsın. Sen gerçekte hac yapmamışsın, geri dön.
Şibli, kendi câhilliğinden ve hac merâsimini gerektiği gibi tam olarak yerine getiremediğinden dolayı üzüntüye kapıldı, ağlamaya başladı. O günden sonra, gelecek yıl daha üstün bir marifet ve sağlam bilgi ile hac ibâdetinin amellerini yerine getirebilmek için haccın sırlarını öğrenmeye koyuldu.”361[361]
Dostları ilə paylaş: |