Bu tablo geçmiştekilerin bir benzeri gibi görünse de, gerçekte durum, geçmişle kıyaslanamaz ölçüde daha vahimdir. Bunun nedeni ise, tam da 24 Ocak Kararları’nın ekonomide yarattığı “değişim’le ilgilidir. 24 Ocak Kararları ticaret ve finans sektörüne görülmemiş bir ağırlık kazandırdı ve Türkiye kapitalizmini büyük ölçüde üretimden kopuk bir rant ve faiz ekonomisine çevirdi. İhracatı teşvik adı altında, dış ticaret tam bir vurgun alanı haline getirildi. ‘80’li yılların ikinci yarısında, üretken yatırımlar hemen neredeyse durdu. Tersinden ise, ticaret, finans, emlak alım-satımı, üretken olmayan hizmet sektörlerinde aşırı borçlanmaya dayalı yapay ve şişirilmiş bir büyüme yaşandı. Spekülasyona dayalı kazanç, ekonominin ağırlık merkezi haline geldi. En büyük holdinglerin karlarının neredeyse yarısı sanayi dışı sektörlerden, demek oluyor ki üretim dışı faiz ve rant gelirlerinden sağlandı.(38)Özetle, Türkiye kapitalizmi, son 15 sene içinde, üretim ve yatırım yerine ticaret, finans, emlak spekülasyonu ve devlet ihaleleri vurgunlarına dayalı bir rant ekonomisine geçişi, bu anlamda bir “değişimi” yaşadı. Dolayısıyla son krizin etki ve sonuçları da, ekonominin bu yeni karakterine uygun olarak çok daha ağır oldu.