Düzenin tüm bu araç ve olanakları, bu sistematik hazırlıkları karşısında, işçi sınıfı ve emekçiler cephesi, duruma tahammülsüzlük ve mücadele isteğinin güçlenmesi dışında, yazık ki büyük bir donanımsızlık içindedir halihazırda. Kitlelerin politik bilinci zayıf, politik nitelikte bir örgütlenmeleri ise halihazırda yoktur. Örgütlü devrimci hareket henüz son derece cılız ve gelişmekte olan kitle hareketine müdahalede etkisizdir. Dahası, 12 Eylül karşıdevriminin tahribatı ortamında dünün devrimci hareketinden dönüşen ve sınıf hareketinin bugünkü geri düzeyine sağladığı uyumla palazlanmaya çalışan yeni reformist akım, bu tür bir devrimci müdahalenin önüne ek güçlükler çıkarmaktadır. Başta Türk-Îş yönetimi olmaz üzere sendika merkez yönetimleri, bir-iki istisnasıyla gerçek birer ihanet karargahı olarak iş görmektedirler. Sermayenin işçi sınıfı hareketi içindeki sadık uşakları olarak hareket etmektedirler. Sınıf hareketinin baskısını hisseden ve birşeyler yapmak gereği duyan alt kademe sendika bürokratları ise, yeni türden sosyal-reformist akımlardan aldıkları politik desteğin de verdiği rahatlıkla, ayak sürümeyi sürdürmektedirler.