Türki Cumhuriyetler diye anılan Orta Asya ülkeleri üzerinde ise emperyalist rekabet tüm hızıyla sürmektedir. Uluslararası kapitalist tekeller için yeni pazarlar olmalarının yanısıra, özellikle Kazakistan ve Türkmenistan’ın zengin petrol ve doğal gaz yatakları, bu bölgedeki rekabete ayrı bir sertlik kazandırmaktadır.
3) Ortadoğu’da ise, Irak’ın Kuveyt’i işgali ve ilhakıyla başlayan olaylar, bölgedeki yerleşik statükoda önemli bir dizi değişikliğe yolaçtı. Irak’ın yıkımıyla sonuçlanan Körfez savaşının en önemli sonucu, bölgedeki ABD hegemonyasının pekişmesi oldu. ABD emperyalizmi savaşı kazanarak elde ettiği avantajları bu doğrultuda en iyi biçimde değerlendirmeye çalıştı. “Ortadoğu Barış Süreci” olarak adlandırılan emperyalist barış girişimleri bunun ifadesi ve ürünü oldular. Önce İsrail-FKÖ barışıyla, ardından İsrail-Ürdün antlaşmasıyla, bölgenin en önemli sorunlarından biri olan Filistin sorunu büyük ölçüde kontrol altına alındı ve ABD kendi çözümünü uygulamaya koydu. Bu sayede emperyalizmin bölgedeki en temel dayanağı olan siyonist İsrail’e de, bölge devletleri nezdinde bir meşruiyet kazandırıldı. ABD emperyalizmi, Körfez savaşı sayesinde peşpeşe kazandığı başarılar serisini, şu sıralarda, emperyalist barış sürecine Suriye’yi de katarak sürdürmek çabasındadır.