ALIŞ VERİŞ HÜKÜMLERİ
Müslüman’ın alış-veriş hükümlerini ihtiyaç duyduğu kadar öğrenmesi lâzımdır. Günümüzde bir kısım insanlarca alış-veriş tamamıyla dînin dışındaki bir konu imiş gibi değerlendirilmektedir. İlmihâlimizin baş taraflarında da belirttiğimiz üzere, İslâm, insanın yalnızca Allâh ile ilişkisini düzenleyen bir din değildir. İslâm, yalnızca öte dünya ile ilgilenen mistik bir inanç manzûmesi değildir. Yüce dînimizin insanlar arası ilişkileri, hattâ devletler arası ilişkileri düzenleyen eskimez, ölümsüz hükümleri de vardır. Bu temel hükümler esas olmak şartıyla, teferruatta ufak-tefek farklı yaklaşımlar ve değişken içtihatlar yapılabilir. Bu içtihatlar, bölgeden bölgeye ve devirden devire de değişebilir.
Biz de Kur’ân ve Ehl-i Beyt’in-İtret’in @ buyrukları ışığında alış-veriş ile ilgili konularda özet bilgiler vermeye çalışacağız.414[414]
Ehl-i Beyt’in öğretilerine göre; alış-verişler ana hatlarıyla;
Haram alış-verişler.
Mekrûh alış-verişler.
Mübah alış-verişler, olmak üzere üç kısma ayrılırlar.
HARAM ALIŞ-VERİŞLER
Kullanılması bizzat harâm olan her şeyin alış-verişi de haramdır. Sarhoş edici her çeşit içki, leş, bevl (sidik), ğâit (büyük pislik), domuz, tedâvî amaçlı kullanılmayacak kan, av ve benzeri amaçlar için kullanılmayacak olan köpek, gasb edilmiş mal, fâizli alış-veriş vs. gibi.
Haram amaçlar uğrunda kullanılan her şeyin alış-verişi de haramdır. Kumar araç-gereçleri, tapınılmak amaçlı olarak kullanılan heykel, haç vb. şeyler, İslâm düşmanlarına silah satışı, satılması câiz olan her hangi bir şeyin zâlime veya bâtıl amaçlar uğrunda kullanılması yolunda kiraya verilmesi vb.
Alış-verişte, hîle, yalan, alıcının ya da satıcının aldatılması gibi durumlar da harâm olan davranışlardandır.
Bu tür alış-verişlerin dışında kalan alış-verişler genel anlamda mübahtır. Ancak, bazı özel durumlarda mekrûh olabilmektedir. Meselâ; Sabah ezânı ile güneşin doğması arasındaki zaman diliminde zorunlu olmadıkça alış-veriş yapmak, aşağılık kimselerle alış-verişte bulunmak, yapılmakta olan bir alış-verişe haksız ve menfî müdâhalede bulunmak gibi.
SATICI VE ALICIDA BULUNMASI GEREKEN ŞARTLAR
Satıcı ve alıcıda şu beş şart bulunmalıdır:
Bulûğa ermiş olmalıdırlar. Kıymeti düşük olan şeylerin alış-verişinde bu şart aranmaz.
Akıllı olmalıdırlar.
-
Alış-verişi şaka olarak değil, ciddi yapmış olmalıdırlar.
Bir kimse tarafından mecbûr edilmiş, zorlanmış olmamalıdırlar.
-
Alış-verişini yapmakta oldukları mala sâhip-mâlik olmalıdırlar.
Alış-verişle ilgili bazı hükümler:
Vakfedilmiş bir şeyin alım-satım muâmelesi geçersizdir.
Başkasına kiraya verilmiş bir mülkü satmanın sakıncası yoktur. Ancak, durumun alıcıya bildirilmesi gerekir.
Çiçeğini döküp, normal olarak âfet görme zamanını atlatmış olacak şekilde tanelenmiş meyvelerin, olgunlaşmamış üzümün vs. toplanmadan satılmasının sakıncası yoktur.
Veresiye alış-verişlerde zamanın tam olarak belirtilmesi gerekir. Harman zamanı gibi muğlak ifadelerle alış-veriş geçersizdir.
Veresiye satışlarda, peşin fiyatının üzerine bir miktar daha fiyat konularak yapılan alış-verişler karşılıklı rızâ ile uygundur.
Alıcının sonradan malı almak üzere para vermesine “selef muâmelesi” denir. Alınan-satılan malın ne olduğu, özellikleri, fiyatı, ödenme ve teslim alma zamanı net olarak belirtilmişse, bu şekildeki “selef alış-verişi” nin sakıncası yoktur.415[415]
EHL-İ BEYT’TEN FEYİZLER
Resûlullâh @ buyurdular; “İbâdet yetmiş kısımdır. Onların en faziletlisi de helâlinden kazanmaktır.”416[416]
İmâm Cafer Sâdık @ buyurdu; “Muhakkak ki Allâh, çok uyuyan ve boş duran kulunu sevmez.”417[417]
Hak yolun bülbülü İmâm Cafer Sâdık @ buyurdu; “Helâlinden âilesinin geçimini sağlamaya çalışan kimse, Allâh yolunda çarpışan mücâhit gibidir.”418[418]
Allâh’ın aslanı İmâm Ali @ buyurdular; “Borçlanmaktan uzak durunuz. Borç, gündüz zillet, gece de derttir...”419[419]
Resûlullâh (s.a.a.) buyurdular; “Emânete hıyânet eden, birbirlerini aldatan bizden değildir...”420[420]
İmâm Cafer Sâdık @ buyurdu; “En küçük fâiz, bir kimsenin hala-teyze gibi mahremlerinden yetmiş kişi ile zinâ yapmasından daha günahtır.”421[421]
Resûlullâh @ buyurdular; “Şu dört özellik kendisinde bulunan kimsenin alış-verişi iyidir. 1-Bir şey satın alırken alacağı şeyi kötülemez. 2-Bir şey satarken onu övmez. 3-Satışında alıcıya hîle yapmaz. 4-Alış-veriş yaparken yemin etmez.”422[422]
Resûlullâh @ buyurdular; “Malı piyasaya süren kimse, rızık kazanmış olur. Stok yapan ise lanetlenmiştir.”423[423]
İmâm Ali’nin @ naklettiğine göre, Resûlullâh @ buyurdular; “Rızkın onda dokuzu ticârettedir.”424[424]
İmâm Ali @ buyurdu; “ ... Alış-veriş, güzel sûrette, adâletli, alıcının ve satıcının zarar etmeyeceği bir fiyatla olmalıdır...”425[425]
Resûlullâh @ buyurdular; “İnsanlara yük olan kimse lanetlidir.”426[426]
İmâm Cafer Sâdık @ buyurdular; “Yüzünü güldürmek, borçlarını ödemek ve yakınlarına yardımcı olmak amacıyla helâlinden mal-mülk edinmeyi sevmeyende hayır yoktur.”427[427]
İmâm Ali Rızâ’ya @ soruldu; “Müslüman olmayan borçlu bir kimse İslâm’a girse, ve yanında sarhoş edici içki ve domuz bulunsa, o kimse borcunu ödemek için elindekileri satabilir mi?” İmâm @ buyurdular; “Hayır satamaz. Borcunu helal şeyler satarak ödemelidir.”428[428] (Yeni İslâm’a girmiş bir kimsenin bile haram olan bir şeyi satması uygun değilken, bugünün “Müslümanım” diyen ve bu haramları bir ömür boyu satan insanlarına ne demeli?)
Kardeşini aldatan kendini aldatmış olur.
Dostları ilə paylaş: |