Son otuz yıldır dinsel akım ve ideolojilerin ciddi bir güçlenme yaşadığına tanık olmaktayız. 1970’li yılların sonlarında İran’da bir Molla rejiminin kurulmuş olması ise, özellikle İslami inanışın yaygın olduğu ülkelerde bu gelişmeye özel bir hız kazandırmıştır. Dinsel yükselişi koşullayan, besleyen çok çeşitli etmenlerin varlığından söz edilebilir. Biz burada bu etmenlerin başlıcalarını saymakla yetineceğiz. Kapitalist dünya ekonomisini bir bütün olarak saran, özellikle de az gelişmiş kapitalist ülke ekonomilerinde çok daha sarsıcı bir karakter kazanan iktisadi bunalım, kuşkusuz ki bu etmenlerin başında gelmektedir. Nitekim bu nedenden dolayıdır ki, dinsel yükseliş olgusu, gelişmiş kapitalist ülkeler açısından geçerli bir olgudur. Bu ülkelerdeki tarikat sayılarında, tarikata üye insan sayılarında “patlama” olarak nitelenebilecek bir artış söz konusudur. Ne var ki, dinsel yükselişin bugünkü boyutlarını, yalnızca genel iktisadi bunalım faktörü ile açıklamak(78)mümkün değildir. Zira aynı faktörün normal koşullarda dinsel gericilikten ziyade devrimci ve komünist hareketin güç kazanmasını sağlaması beklenirdi. Oysa aynı süreçte, çok çeşitli nedenlere bağlı olarak, devrimci dalganın dünya genelinde geri çekilmeye başladığını görmekteyiz. İşte dinsel ideolojinin, bugünkü boyutlarda bir güç kazanmasını sağlayan, bu iki faktörün birarada bulunmasıdır. Genel iktisadi bunalım ile devrimci dalganın geri çekilmesi olgusunun eş zamanlı olarak yaşanması gerçeğidir.