Tekelci burjuvazinin dış politikası da içteki bu gerici işbirlikçi ve halk düşmanı sınıfsal konumun bir yansımasıdır. Kendi iç egemenlik sahasında emperyalist dünya ile bu denli bir çıkar ve kader birliği içinde olan bir sınıfın, dış politika alanında da aynı işbirliği ve uşaklık çizgisini sürdürmesi eşyanın tabiatı gereğidir.
Geleneksel dış politikanın temel unsurları
Türk tekelci burjuvazisinin izlediği geleneksel dış politikanın temel unsurları; şiddetli bir anti-komünizm ve Sovyetler Birliği’ne düşmanlık, emperyalizme sadakat halinde ezilen halkların milli kurtuluş mücadelelerine ve devrimlerine düşmanlık, bulunduğu coğrafyada emperyalizme bölge jandarmalığı ve nihayet, kendisine çevreleyen komşu halklara, özellikle de kardeş Yunan halkına karşı şovenist bir düşmanlık çizgisinden oluşmaktadır. Bunlara, Türkiye’nin komşu gerici devletlerle, özellikle Yunanistan’la sonu gelmeyen sürtüşmeleri, Kerkük ve Musul ile Oniki Ada’ya ilişkin tarihsel emelleri, Kıbrıs’taki kışkırtıcı ve ilhakçı politikası ve nihayet Kıbrıs’ın fiilen işgali de daha “özgün” geleneksel dış politika unsurları olarak eklenebilir.