İçinde bulunduğumuz dönemde, özellikle Ege kıta sahanlığı (12 mil) sorunu yüzünden iki ülke ilişkilerinde ciddi gerginlikler yaşanmaktadır. Yunanistan karasularını 12 mile çıkarmak istemekte, Türkiye ise bunu “savaş nedeni” sayacağını ilan etmiş bulunmaktadır. Türk devleti sık sık Ege Denizi’nde kışkırtıcı askeri tatbikatlar yapmaktadır. Son zamanlardaki yoğun silahlanmada bu anlaşmazlığın ve gerginliğin büyük payı var.
Bugünkü biçimiyle Kıbrıs sorunu, denebilir ki Türk burjuvazinini izlediği politika bakımından ABD’den farklılaştığı nadir sorunlardan biridir. Bugünkü biçimiyle diyoruz, zira 1974 yılındaki müdahale ve işgale kadar, Türkiye Kıbrıs sorununda da kelimenin tam anlamıyla ABD’nin dümen suyunda hareket ediyordu. Türkiye 20 yılı aşkın bir süredir Kıbrıs’ta işgalci bir güç durumundadır. Yunan burjuvazisinin Kıbrıs'ı toptan ilhak etme geleneksel politikası karşısında Türk burjuvazisinin izlediği politika, Kıbrıs’ı bölmek (“taksim”!) ve Türk parçasını fiilen ya da resmen kendine bağlamak olmuştur. Her iki devletin kendi politikaları doğrultusunda karşılıklı yürüttükleri kışkırtma ve oyunlar, sonunda Türkiye’nin 1974 yılında Kıbrıs’ı işgal etmesine ve böylece de fiilen bölünmesine yolaçtı. Türkiye işgal ettiği kesimde kurduğu kukla Kıbrıs Türk devletini fiilen kendisine bağladı.