6) Tüketici mal ve hizmetlerin fiyatları hakkında tam bilgiye sahiptir.
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları
Neo-klasik açıdan Talep Analizi araştırma programının sert çekirdeği:…
7) Alternatif kullanımlar için rasyonel hesaplama yapılır.
8) Bireylerin kararları diğer bireylerden bağımsızdır.
Talep analizi araştırma programının pozitif anlama aracı:
1) Statik modeller yapmak,
2) Aksiyomların sayısını minimuma indirmek,
3) Genel kuramlar geliştirmek,
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları
Talep analizi araştırma programının pozitif anlama aracı:…
4) Fiyatlar veya değişim değerlerinde yoğunlaşmak,
5) Varsayımlar ve gerçekler arasındaki farklılıkları gidermek için kuramı yeniden yorumlamak.
Fulton’da Neo klasik açıdan araştırma programı yaklaşımını üretim fonksiyonuna uyarlamıştır.
Neo klasik açıdan Üretim Fonksiyonu araştırma programının sert çekirdeği:
1) Her firmanın üretim fonksiyonuna sahip olduğu varsayılmaktadır.
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları
Neo klasik açıdan Üretim Fonksiyonu araştırma programının sert çekirdeği:…
2) Azalan verimler ilkesi geçerlidir.
3)Üretim sürecinde girdiler birbirleriyle ikame edilebilir.
Üretim fonksiyonu araştırma programının pozitif anlama aracı:
1) Kurulan modeller kâr maksimizasyonu veya maliyet minimizasyonu üzerinedir.
2) Piyasa varsayımı yapılır. En ortak varsayım tam rekabettir.
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları
Üretim fonksiyonu araştırma programının pozitif anlama aracı:…
3) Mikro ve bireysel düzeyde modeller yapılmaktadır.
Özetle:
İktisatta Lakatos’un metodolojisi sınırlı geçerliliğe sahiptir. Fakat diğer yaklaşımlara göre, iktisat bilimini daha fazla kucaklamaktadır.
Lakatos’da dikkat çeken noktalardan birisi de pozitivizmle birlikte bilimden atılan metafiziğin tekrar saygı görmesidir.
Kural koyucu (normatif) metodolojinin temel özelliği:
Kural koyucu (normatif) metodolojinin temel özelliği:
Bilimsel bilgi ile bilimsel olmayan bilginin birbirinden ayrıt edilmesinin temel amaç edinilmesidir.
Kural koyucu (normatif) iktisat metodolojisi başlığı altında toplanan yaklaşımların ortak özelliği;
İktisat biliminin bilimsellik vasfı kazanabilmesi için veya
Bir bilginin iktisat biliminin alanına dahil edilebilmesi için taşıması gereken özellikleri ya da
Söz konusu bilgilerin üretilmesi sürecinde iktisatçıların uymaları gereken metodolojik ilkeleri belirlemeyi konu edinmeleridir.
Betimsel iktisat metodolojisinde ise:
Betimsel iktisat metodolojisinde ise:
Yöntembilimci, iktisatçı teorisyenlerin fiili uygulamalarında ne tür kaygılar taşıdıklarını,
Teori kurarken ve onu rakiplerine karşı savunurken neden belirli metodolojik veya epistemolojik ilkelere sarıldıklarını,
Dolayısıyla bilgi üretirken “fiilen” hangi yöntemleri kullandıklarını anlamaya ve açıklamaya çalışmaktadır.
Yani betimsel iktisat metodolojisinde, önemli olan bilim olan ile bilim olmayanı ayırmak için belirli ilkeler koymak değil, zaten bilim olarak kabul gören yaklaşım ve bilgilerin özelliklerini betimlemektir.
Bu bağlamda, betimsel iktisat metodolojisi, iktisadi teorilerin nasıl bir özellik taşıması gerektiğini değil, iktisadi teorilerin “fiili” durumlarını betimlemeye çalışan girişimlerin ortak adıdır.
Bu bağlamda, betimsel iktisat metodolojisi, iktisadi teorilerin nasıl bir özellik taşıması gerektiğini değil, iktisadi teorilerin “fiili” durumlarını betimlemeye çalışan girişimlerin ortak adıdır.
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn
Thomas Samuel Kuhn (1922-1996), bilim felsefesi ile sonradan ilgilenen bir fizikçi olmasına karşın, bu alanda yaptığı katkı, pozitivizme karşı bir “isyan” ya da “devrim” olarak adlandırılabilecek kadar önemli ve sarsıcı olmuştur.
Bu bağlamda Kuhn’un en ünlü eseri 1962 yılında yayınlanan “Bilimsel Devrimlerin Yapısı”dır.
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn
Kuhn öncesi, pozitivist bilim anlayışının (ağırlıklı olarak mantıksal pozitivistler ve bir neopozitivist olarak Popper’in katkılarıyla biçimlenmiş olan) temel özellikleri şunlardır:
1) Bilimin amacı gerçek dünyada olup bitenleri keşfetmektir. (Dünyaya ilişki bu gerçekler, kişilerin öznel düşüncelerinden bağımsızdır)
2) Bilimsel teoriler ile diğer inanç türleri arasında kesin bir ayrım söz konusudur. Bilim felsefecilerinin görevi bu ayırıcı ölçütleri bulmaktır.