4-KESB
Kesb, fayda sağlamaya ve zararı defetmeye müteveccih fiildir. Allah'ın fiili kesb olarak nitelenmez. Çünkü o, menfaat sağlamak ve zararı defetmekten uzaktır. 372
Kesbin lügat manası, toplamaktır. Rizik aramak, istemek rnanajpr na da gelir. Kur'an'da üç türlü kesb vardır:
1. Kesb, kalbin akdi ve azmidir.
"Allah sizi yeminlerinîzdeki yanılmadan dolayı sorumlu tutmaz. Fakat si zi, kalplerinizin irtikabettiği yeminlerle sorumlu tutar." 373 Bu âyetteki kal bin akit yapması, kalbin kesbidir.
2. Kesb, ticarette mal kazanmaktır.
"Ey iman edenler, kazandıklarınızın ve sîzin için yerden çıkardıklarımızı ı helâl ve iyisinden Allah yolunda harcayın." 374 Bu âyette kesb, kazanç aı lamındadır.
3. Kesb, sa'y ve ameldir.
"Allah bir kimseye ancak gücü yettiği kadar teklif eder. Herkesin kazar dığı hayrın sevabı kendine, yaptığı fenalığın zararı da yine onadır.' 375
"Kendi yaptığınızın cezass olan zabı tadın." 376 Bu âyetlerde söz konusu olan ameldir. 377
Yukarıdaki âyetlerde görüldüğü gibi kesb, Kur'anî bir kelimedir. ?,
Kesbi ıstılahı manada ilk kullanan tbu Hanife olmuştur. 378 Louis Gar-det, M. VVatt'dan naklen, kesb deyimini ilk kullananın Gaylân ed-Dımeşkî ve Mürciîler olduğunu belirterek, amacın da zorunlu bilgi ile sonradan elde edilen bilgi arasında ayırım yapmak olduğunu bildiriyor. 379
a) M u'tezile Ve Kesb:
Mu'tezile kesbi kabul etmemiş, insanın fiillerinin Allah'a nisbet edilmesi noktasından hareketle reddetmiştir. Çünkü Mu'tezile'ye göre tasarruflarımız bize muhtaç, meydana gelmesi bize bağlıdır. 380
b)İbn Hazm ve Kesb:
Kur'an'nın açık anlamına bağlı olan İbn Hazm (v. 457/1064), "yaratmayı insana, kesbi Allah'a isnad edemeyiz, çünkü Kur'an metni böyle bir şey yapmıyor." diyor. 381
c) M â t ü r i d i ler v e K e s b ;
Mâtüridî mektebinde kesb insan için bir sıfattır. İnsanın irade ve kudretine bağlıdır. İnsandan yaratmanın vukuu imkânsızdır. İnsandan sâdır olan fiil iki türlüdür:
1, İnsanın iradesi ve kudreti olmadan Allah'ın yarattığı fiil. Titreme hareketi gibi.
2. İnsanın irade ve kudretiyle Allah'ın icadettiği fiil ki, bu ihtiyarî fiildir. Bu ikisi arasındaki farkı insan zorunlu olarak bilir ve bu fiillerden ikincisi insan için kesb olur. 382 Bu sonuncu fiil kesb kelimesiyle ifade edilir. Nasıl ki elem ile lezzet arasındaki fark kesin olarak bellidir ve bu ikisi için ayrı kelimeler kullanılır. Kesb kelimesi de ihtiyarî fiillere âlem olmuştur. Gerçekte her iki fiil, hareket olma yönünden birdir. Ancak aralarında ayırım yapma gayesiyle ihtiyarî fiillere kesb denmektedir.
İnsanın fiili yaratma değil, kesb olarak adlanır, Allah'ın fiili ise kesb değil, halk, yaratma diye isimlenir, Mâtüridîlere göre fiil ismi bunların her ikisi için de geçerlidir. 383 Bir İşin iki güç sahibi arasında mümkün olması caizdir. Fiil, yaratma yönünden Allah için, kesb yönünden insan için mak-dur olur. Yaratma ile kesb arasındaki fark, yaratmanın araçsız, kesbin ise âlet, araç ile meydana gelmesidir. Kâdir'in tek oluşunun caiz olduğu şey yaratmadır. <3üç sahibinin tek olmasının caiz olmadığı şey İse kesb-dir. Kesb insana, yaratma Allah'a aittir.
Bu izah tarzına göre fiil, Allah ile insan arasında ortak olmuyor mu, şeklindeki bir soruya verilen cevap şudur: İ'ki kişi arasındaki ortaklığın tarifi, iki kişiden her birinin ortaklıkta payının bulunmasıdır. Bu, iki kişi arasında ortak olan bir köleye iki kişiden her birinin kölenin yarısına sahip olması gibidir. Bunlardan birinin sahip olduğuna diğeri sahip olamaz. Köle, her hangi bir şekilde ortaklardan birine ait olursa o zaman bu iki kişi arasında müşterek olmaz. Bu, keleyi bir başkasına kiraladığı zaman, kölenin köleliği sahibine, fakat ondan faydalanmanın kiralayana ait olması gibidir. Bu taktirde köle ikisi arasında müşterektir, denmez.
Bu misâlden anlaşılacağı gibi, köle satma yönünden sahibinin mü W küdür, yaratma yönünden ise yaradanın mülküdür. 384 Köle Allah ile kul arasında müşterektir, denemeyeceği gibi, fiil için de aynı şey söylenir. Fiil, yaratma yönünden Allah'ın, fayda sağlayıp zararı defetme yönünden de insanındır. İnsan irade ve kudretini kullanarak Allah tarafından yaratılan^ fiili kendisine kesb yapmaktadır.
Fahreddin er-Râzî, Kur'an-ı Kerim'den on sınıf altında, ihtiyarî fiille^ rin insana ait olduğu konusunda deliller getirdikten sonra, Mâtüridîlerin görüşüne katılıyor ve kesbi fiilin itaat ve masiyet oluşuna bağlıyor. Bu anlayışı da Bâkıllânî'nin, "fiilin aslı Allah'ın yaratmasıyla olup vasıflanı-şı insandandır" şeklindeki görüşünden alıyor ve meseleyi Allah'ın ilmine bağlayarak sonuçlandırıyor. Allah, ilmi ezelisiyle olacak ve olmayacak; her şeyi bilir. Kesb olarak insanın fiilleri de bu her şeyi kuşatan ilâhî il4 min dışında değildir. 385
d) Eş'arî ve Kesb:
:
Ebu'l-Hasan el-Eş'arî'nin kelâmında kesb önemli yer işgal eder. Bu-| nunla birlikte onun kesb anlayışı tam açık değildir. Bundan dolayı son-! raki Eş'arîler arasında bu konuda ayrı görüşlere sahip kelâmaıları görmek mümkün oluyor. Eş'arî'nin bu husustaki görüşü özetle şöyledir: ;
Fiilin gerçek yaratıcısı Allah olduğuna ve hâsıl olan işe bir halik tje-i rektiğine göre; bir işi bir iktisab eden, üzerine alan icabeder. Fiil kesb haline gelince o fiilin hakiki müktesibi Allah olur şeklindeki bir itiraza Eş'arî'nin cevabı şudur: Kesb gerçekten onu yapana delalet eder, amri onu yapanın hakikaten onun müktesibi olması gerekmez. Çünkü tnükteH sib, bir şeyi kazanan, iktisab edip üzerine alandır. Kesb, müktesibde meyil
dana gelen bir kudretle vaki olur. Allah'ın muhdes bir kudretle kesbe müktesib olması caiz olmaz. O, bununla birlikte, kesbin fiil olarak gerçek failidir. 386
Bu anlayışa ilaveten Eş'arî, "küfrü iktisab etti" nin manasının, muhdes bir kudretle küfretti; "imanı iktisab etti" nin de, muhdes bir kudretle! iman etti, olduğunu belirtmekte, bu işleri gerçekte yapan Allah'tır, demektedir.
İktisab hareketi insanda meydana gelen zorunlu hareket gibidir. Allah zorunlu hareketi yarattığı gibi, iktisabı da yaratır. İnsanın görevi sadece iktisab etmektir.
Bu iki hareketten birisi kesb olursa, diğerinin de kesb olması gerektiği görüşünü ileri sürenlere hak verilemez. İnsan felç, titreme gibi zorunlu hareketi istek dışı olarak yapar. Oysa zorunlu hareketin dışındaki hareketler böyle olmayıp isteğe bağlıdır. İnsan; yürümesi, gelmesi ve gitmesi ile zorunlu hareket arasındaki farkı bilir. Dolayısıyla bu hareketlerden birindeki kudret kesb haline gelir. Çünkü kesbin hakikati, bir şeyin müktesib için yaratılmış kudretle meydana gelmiş olmasıdır. Şu halde insandaki hareketlerden biri zorunlu, diğeri de kesbidir. Ama gerçekte her! iki hareket de Allah tarafından yaratılır. 387
Kesbin meydana gelmesi insandaki istita'aya bağlıdır, Allah bir kim-j sede güç yaratmazsa, o insanın iktisapta bulunması mümkün değildir, İstita'a olmadığından iş yapmak imkânsızdır 388
Dostları ilə paylaş: |