Komünistler parti inşa sürecinin bu yönüne başından itibaren haklı bir özel ilgi gösterdiler. Bunun nedeni yalnızca onsuz bir öncü kimlik düşünülemeyeceği basit gerçeği değildir elbet. Bu sorunun taşıdığı büyük önem içinden geçmekte olduğumuz özel tarihsel dönemle de sıkı sıkıya bağlantılıdır.
Türkiye devrimci hareketinin 12 Eylül’ü izleyen yıllarda içine düştüğü ve halen de yaşamakta olduğu derin ideolojik karmaşa yeterince açık bir olgudur. Fakat bunu tamamlayan ve ona yeni boyutlar katan bir öteki temel olgu, dünya ölçüsündeki büyük ideolojik kargaşadır. Dünya ölçüsünde bir bütün olarak devrimci harekete bir ideolojik karışıklık egemendir. Bunun anlamı, tarihsel nedenleri ve ortaya çıkardığı görevlerin kapsamı üzerinde de komünistler bir çok vesileyle (bu arada parti sorunu üzerine yukarıda anılan temel belgede) durmuşlardır. Doğal olarak kendi önlerinde duran teorik gelişme görevlerine de bu çerçevede(234)yaklaşmışlardır.