Türkiye devrimci hareketinde kendiliğindenciliğin temel bir zaaf, geleneksel bir kimlik olduğunu hep vurgulaya geldik. Ne var ki devrimci hareketin şu içinde bulunduğumuz evresi(233)perspektifsiz çalışma, demek oluyor ki kendiliğindencilik bakımından, geçmiş hiçbir dönemle kıyaslanamayacak boyuttadır. İşin dikkate değer olan yanı, kitlelerin pratik eylemindeki her gelişmenin, sol hareketin saflarında dar pratikçiliğin güç ve meşruluk kazanması biçiminde yankılanmasıdır. Oysa öncü kimlik bunun tam tersi bir kavrayış ve tutumda ifadesini bulur. “Yığınların kendiliğinden kabarışı ne kadar büyük ve hareket de ne kadar yaygın olursa, sosyal-demokrasinin teorik, siyasal ve örgütsel çalışması için daha yüksek bir bilinç göstermesi gereği de o ölçüde artar.” (Lenin, Ne Yapmalı?)