Parti düzeyine ulaşabilmek için öncelikle temel ve taktik sorunlara ilişkin olarak teorik-ideolojik perspektiflerimizi oluşturmak ve geliştirmek durumundayız. Küçük-burjuva devrimciliğini karakterize eden kendiliğindenci ve dar pratikçi gelenek bu temel sorunun anlamını ve önemini gereğince değerlendirmede ciddi karışıklıklara yolaçmıştır.
Bugünün Türkiye’sinde iki temel olgu yan yanadır. Bir yanda devrimci bir önderlikten yoksun yığınların kendiliğinden eylemi, öte yanda yığınlara önderlik etmek iddiasındaki çok sayıda “öncü” grubun kendiliğindenci faaliyeti. İkinciler birinciye önderlik etmek iddiasındadırlar. Oysa önünden ötesini doğru dürüst göremeyenler olarak kendileri önderliğe muhtaçtırlar.