Öte yandan, “devrimci merkeziyetçiliğin zorunlu bir önkoşulu ve zorunlu bir düzelticisi” olarak ademi merkeziyetçi sorumluluğun bizdeki asıl önemli yönü ise, örgüt birimlerinin ve tüm kadroların, kendi görev ve sorumluluklarının tam bilinciyle etkin bir politik ve örgütsel çaba içinde olamamalarıdır.(158)
Eğer bir merkezi önderlik; ideolojik-politik önderliği başarıyla gerçekleştiriyorsa, bu çerçevede hareketin genel görev ve sorumluluklarını doğru saptıyorsa, gerekli araç ve mekanizmaları örgütün hizmetine sunuyorsa, özetle, merkezi önderliğin bu genel fakat en asli çerçevesinde üzerine düşeni yapıyorsa, bu noktadan itibaren artık örgütün ve kadroların sorumlulukları belirleyicidir. Başta mahalli örgütler olmak üzere, tüm örgüt birimleri ve kadroları, tespit edilen görev ve sorumlulukların gerçekleşmesi için en azami çabayı gösterme, çalışmada inisiyatif, planlama, yaratıcılık ve militanlığın en iyi bir örneğini ortaya koyma sorumluluğu ile yüzyüzedirler. Saptanmış politik çizgi ve tespit edilmiş somut görevler doğrultusunda etkin bir pratik-örgütsel faaliyet, ademi merkeziyetçi sorumluluğun bir parçasıdır ve bu başarılamadığı sürece, merkez bir başka açıdan güçsüz ve iktidarsız kalacaktır.