Bu sorunun saflarımızdaki etkisini kazımada, ideolojik mücadele ancak belli sınırları içinde bir başarı gösterebilir. Sorunun daha temelli çözümü; devrimci sınıf pratiği içinde yoğrulmuş devrimci bir sınıf örgütlenmesi inşa etmek ve kimliğini ve kişiliğini bu zorlu çaba içinde bulmuş olan, her açıdan en güçlü kadroların oluşturduğu devrimci bir önderlik yaratmaktır.
“Devrimci merkeziyetçiliğin zorunlu bir önkoşulu”
Merkezi önderlik sorunu çerçevesinde bugünkü örgüt yaşamımızı belli ölçülerde etkileyen bir başka sorun daha var. Bu, özellikle Merkez Komitesi ile mahalli komiteler, daha genel plan(155)da ise Merkez Komitesi ile kadrolar arasındaki ilişkiler bağlamında, görev ve sorumlulukların ele alınışına ilişkindir. Bazı yoldaşlarımızda MK’ya bakışta öylesine çarpık bir kavrayış vardır ki, tüm görev ve sorumlulukların pratik boyutlarda bile dolaysız sorumluluğu, MK’nın omuzları üzerinden algılanabilmektedir. Bunu, herşeyi yukarıdan beklemek ve herşeyden yukarıyı sorumlu-tutmak olarak da tanımlayabiliriz.