EKİM şahsında, proletaryanın dünya görüşü ve devrimcilik anlayışına dayalı bir komünist hareketin doğuşu, tam da bu iç ayrışma ve saflaşmaların bir ürünü olarak gerçekleşti. 1987 yılı, Türkiye’de olayların seyri ve devrimci hareket için gerçek(134)bir dönüm noktası olan bu kritik yıl, aynı zamanda hareketimizin siyasal yaşama doğduğu bir yıldır.
Bu dönemeçte iki önemli gelişme üst üste düştü. İlkin, uzun yıllar sürmüş bir yenilgi döneminin ardından, devrimci örgütler nihayet bir ilk ciddi yeniden toparlanma çabasına tam da 1987’de giriştiler. Ve ikinci olarak, bunun artık küçük-burjuva bir taban üzerinde olamayacağı, zira bu sınıfın eski coşkulu mücadele ruhu ve isteğini kaybettiği, yeni dönem toplumsal hareketliliğinin artık işçi sınıfının damgasını taşıyacağı bu sıralar kendini gösteren somut olgularla hissedilmeye başlandı.