PKK lideri Abdullah Öcalan, son zamanlarda sık sık Türkiye’nin yaşamakta olduğu “ağır kriz”in çözümünün Kürt sorununun çözümünden geçtiğini, bunun ise Türkiye’yi düze çıka(106)racağını vurgulamaktadır. “Politik” niyetlerle söylendiği kabul edilse bile, bu vurgunun kitlelere verdiği mesaj son derece çarpıktır. Kaldı ki bunun, emperyalist odaklara hitap edilirken sık sık tekrarlanan “Ortadoğu’nun istikrarı” Kürt sorununun çözümünden geçmektedir vurgusuyla mantıksal bir bütünlüğü de vardır. Kürt reformistlerinin formülü “Dünyaya barış, Türkiye’ye demokrasi ve Kürdistan’a otonomi” biçimindeydi. Bugün “siyasal çözüm” çizgisine bağlı olarak bu adeta, “Ortadoğu’ya istikrar, Türkiye’ye demokrasi, Kürdistan’a federasyon” biçimini almıştır. Nitekim PKK-PSK Protokolü’ndeki biçimi de özü itibarıyla böyleydi. Aynı şey Brüksel Kürt Konferansı’na gönderilen mesaj, AGİK Zirvesi'ne gönderilen mektup ve nihayet Sürgünde Kürt Parlamentosu’nun kuruluş bildirisinde yeralan mantık için de geçerlidir.