Bu, Alevi nüfusun büyük bölümünü Osmanlıdan bu yana toplumun ezilen, sömürülen kesimlerinin oluşturmasıyla bağlantılıdır. Alevi kitlelerinin eşitlikçilik temelindeki hareketlerle(93)içiçe olması, bizzat bu tür hareketleri örgütlemesi, Alevilerin ilericiliğiyle açıklanamaz. Tam tersine Alevi inanışındaki ilerici öğeler, tam da bu sınıfsal özellikten kaynaklanmaktadır. Sınıfsal baskı ve zulme bir de mezhepsel baskı eklenince, bu durum alevi kitlelerini eşitlikçi, özgürlükçü, sömürüye karşı bir mücadeleye kanalize etmiştir. Oysa bugün Alevi kitleleri sınıfsal planda daha da netleşmiş bir sınıfsal ayrım yaşamış bulunmaktadırlar. Alevi kitlesinin ana gövdesini yine yoksul emekçi yığınları oluşturmakla beraber, artık azımsanmayacak bir niceliğe ve güce sahip bir Alevi burjuvazisi de şekillenmiştir. Alevilik sorununa yaklaşımda bu iki kesim arasında sınıfsal ayrımdan kaynaklanan ciddi farklılıklar vardır.