*Laiklik, dinsel düşüncenin siyaset alanından ve kamu yaşamından uzaklaştırılarak, devlet karşısında bireye ait bir sorun haline gelmesidir. Temelleri burjuva devrim dönemine dayanır. Burjuvazi feodallere karşı yürüttüğü iktidar savaşımını başarıya ulaştırmak, kapitalist üretim ilişkilerinin gelişiminin önündeki siyasi, hukuki ve ideolojik engelleri aşmak için, dine karşı savaşım vermek zorundaydı. Zira din feodallerin iktidarlarını dokunulmaz ve kutsal sayan bir ideolojiydi. Kilise de hem bu ideolojinin, hem de feodal iktidar ve mülkiyet ilişkilerinin temsilcisi konumundaydı. Burjuvazinin feodallere karşı iktidar savaşımı bu(88)nedenle kilise ve din karşıtıydı, dinsel ideolojiye önemli darbeler vurdu. Ne var ki, burjuvazinin dine ve kiliseye karşı savaşımı, özsel olarak başından itibaren belli kayıtları ve sınırlılıkları da içinde taşımaktaydı. Zira kendisi de sömürücü bir sınıftı, kurmakta olduğu düzen iktisadi ve toplumsal eşitsizlik temeli üzerinde yükselmek ¡zorundaydı. Dolayısıyla kendi iktidarını ve sömürü düzenini meşrulaştırmak için onun da çok geçmeden dine ihtiyacı olacaktı. Nitekim karşısına işçi sınıfının bağımsız hareketi dikildiğinde, burjuvazi laiklik alanındaki kazanımlarından hızla döngeri etti.