Daha olayların başında ve Türkiye solunda “emperyalist Türkiye” üzerine “teorik açılımlar”ın moda olduğu bir sırada, komünistler, Türk burjuvazisinin propaganda ettiği emperyalist açılımın yeterli iktisadi, politik ve askeri dayanaktan yoksun olduğunu açıklıkla vurguladılar: “Osmanlı’nın yüzyılları bulan emperyalist yayılmacı geleneğinin dolaysız tarihsel mirasçısı durumundaki Türk burjuvazisinin yayılmacı hevesleri fazlasıyla güçlüdür. Doğu Bloku’nun çöküşü ve Sovyetler Birliği’nin dağılışıyla ortaya çıkan olanaklardan kırıntılar kapmak isteğinin bu hevesleri hiçbir dönemle kıyaslanmayacak ölçüde güçlendirdiği de tartışmasızdır. Bütün sorun, bu güçlü hevesleri gerçekleştirme gücüne sahip olup olmadığıdır. Hayaller ile gerçekler ilişkisidir.” (Görüntü ve Gerçek, Ekim, Mart 1992, Solda Tasfiyeciliğin Yeni Dönemi, s. 133)