Ne var ki yıllar yılı sürdürülen bu yalan propagandaya asıl darbeyi, 1994 yılı başında mali piyasalardaki çöküntüyle patlak veren kriz (daha doğrusu yapısal krizin bu yeni safhası) vurdu. Bu son krizin tüm açıklığı ile ortaya serdiği ekonomik tablonun genel görüntüsü, on yılların kısır döngüsünün en ağırlaşmış biçimiyle tekrarından başka bir şey değildi. Ekonominin dışa bakan yüzünde döviz kıtlığı, büyüyen dış ödemeler açığı, içe, bakan yüzünde büyüyen bütçe açıkları, muazzam iç borçlar, üç haneli enflasyon ve üretimde durgunluk ve daralma vardı. Dışarda 70 milyar doları bulmuş dış borca, içerde dev boyutlarda bir işsizlik, reel ücretlerde sürekli bir düşüş ve halk kitlelerinin sürekli artan yoksullaşması eşlik ediyordu.