Bu durumun ortaya koyduğu basit bir gerçek var. Kürt sorununa bunca ilgi duyan, onun bugüne kadarki olumlu devrimci kazanımları karşısında heyecan duyan bir işçi sınıfı devrimcisi, tam da bu gelişmenin kendi önüne çıkardığı büyük tarihsel görev ve sorumluluklara uygun davranmıyorsa eğer, tutarlı olamaz. İşçi sınıfı devrimcisi olarak adlandırılmaya hak kazanamaz.
Gerçekte tablo nettir. Kürt sorununun beslediği büyük tarihsel devrimci birikimin kaderi sınıf hareketi cephesindeki gelişmelere sıkı sıkıya bağlıdır. Sınıf hareketi cephesindeki gelişmeler ise, özellikle bugünkü kriz ortamında, sınıf devrimcilerinin kendi rollerini ne ölçüde oynayabileceklerine sıkı sıkıya bağlıdır. Dönemin sorunlarına, görev ve sorumluluklarına bu çerçevede yaklaşabildiğimiz ölçüde kendimize atfettiğimiz misyona uygun hareket eden tutarlı devrimciler olarak adlandırılmaya hak kazanabiliriz.