Kadroları ve organları bu konuda bilinçlendirmek ve onları kişisel inisiyatifle buna yönlendirmek her ildeki yönetici organların görevidir. Aynı şekilde, yayın organlarına il düzeyindeki katkıları örgütlemenin de bir İK sorumluluğu olduğu önemle vurgulanmalıdır. Halihazırda İK’lar bu alanda çok yetersizdirler. Özel uyarılara ve sürekli eleştirilere rağmen, mevcut olumsuz durumda henüz belirgin bir değişiklik yoktur. İstanbul’da durum bu açıdan özellikle rahatsız edicidir. Alt organların ve tek tek yoldaşların bu konuda İK’lardan çok daha bilinçli bir pratik sorumlulukla hareket ettiklerini de ayrıca belirtmeliyiz. Bu gerçekte, İK’ların politik-örgütsel sorumluluklarını ne ölçüde gerçekleştirdiklerinin, kendi önderlik sorumluluklarına dar pratikçi değil de politik bir çerçevede yaklaşmayı ne ölçüde başarabildiklerinin iyi bir göstergesidir. Zira görev ve sorumlulukların politik bir çerçevede kavranması durumunda, ildeki çalışmaya yayın organları üzerinden bir müdahale ve önderliğin nasıl da etkin bir yol olduğunu görmek hiçbir güçlük taşımaz. İç yazı ve genelgelerin nadiren kullanıldığı da düşünülürse, yayın organlarının burada apayrı bir önem taşıdıkları ortadadır. Bir kez daha vurgulayalım: İldeki her bir organ ve çalışma alanının katkılarını en iyi biçimde örgütlemek ve sürekli denetlemek, İK’ların yayın organlarına karşı sorumluluklarının ayrılmaz bir parçasıdır.