Buna rağmen, belli güçleri kazanmayı, elde tutmayı, onlarla örgütsel şekillenmemizin ilk adımlarını atmayı, dar, sınırlı ve henüz gerçek manada sınıf çalışması sayılmayacak olsa da, bir ilk politik çalışma deneyimi yaşamayı başardık. I. Genel Konferansımız bu nispi başarının üzerinde yükseliyordu. Yine de burada önemle belirtilmelidir ki, bu konferansı önceleyen aşamada kazandığımız hemen tüm kadro potansiyeli, siyasal çalışmanın değil, fakat ideolojik güç ve etkinin ürünü olarak kazanılmışur. Bu olgu, onların hemen tümden geleneksel hareketin saflarından kazanılan unsurlar olduğu gerçeğine de kendiliğinden işaret ediyor. Böyle olunca, ideolojik etkiyle bizim saflarımıza aksalar da, gerçek ideolojik-politik ve örgütsel şekillenmişlikleriyle aslında henüz geleneksel hareketin kadroları sayılması gereken bu insanların, çok ciddi bir eğitim ve çok köklü bir kişilik dönüşümü problemiyle yüzyüze bulundukları gerçeği de, aynı şekilde kendiliğinden anlaşılır. Sınanmış ve oturmuş bir kollektif merkezi önderliğin henüz oluşmadığı, hazırda bu insan malzemesini emecek ve kendi çizgisindeki bir politik faaliyet içinde dönüştürecek bir örgütsel yapının da henüz bulunmadığı koşullarda, yüzyüze olduğumuz problem çok daha da karmaşık bir hal alıyordu.