“Kuşkusuz geçmişin siyasal ve örgütsel pratiğinden bize miras kalan kusur ve alışkanlıkların zamanla aşılabileceği gerçeği, zamana dönük kaderci bir bekleyişi değil, fakat geçmişin kalıntılarına karşı bilinçli ve sürekli bir mücadeleyi gerektirir. Bu örgütümüzün temel bir sorunudur ve uzun süre gündemde kalacaktır.” (Ekim, sayı: 15, Aralık 1988, Örgütsel Sorunlar-I, s.17-18)
Ne var ki biz, hareketimizin örgütsel çizgisinin temel bir boyutu olan geleneksel örgüt anlayışından kopmak çabası ile bu kopuşu yaşayacak insanların büyük ölçüde eski kültürle şekillenmiş öğeler olması katı gerçeği arasındaki çelişkiyi zaman içinde başarıyla çözemedik. Bu ise karşımıza yeni türden problemler çıkardı.