Bu sorunun genel çerçevesinin tam anlaşılabilmesi için, hareketimizin ortaya çıkışının daha birinci yılında kaleme alınan bir değerlendirmeden aşağıdaki satırları aktarmak istiyoruz
Bu sorunun genel çerçevesinin tam anlaşılabilmesi için, hareketimizin ortaya çıkışının daha birinci yılında kaleme alınan bir değerlendirmeden aşağıdaki satırları aktarmak istiyoruz:
“Geçmişe bakmak ve onu vurgulamak, yalnızca devrimci mirasa sahip çıkmak ve onu bugüne dayanak yapmak ve böylece geleceğe taşımak için değil, fakat geçmişin kusurlarından arınmak için de önem taşıyor. Boşluktan değil de geçmişten, varolan ve yerleşik olanın bünyesinden kopmuş olan bir hareket, kaçınılmaz olarak onun olumsuz izlerini uzun süre taşır. Kusurlardan, kötü alışkanlıklardan, tutucu zihniyetten ve daha nice dizginleyici engellerden oluşan bu izler ancak zamanla aşılabilir. Yaşanan ideolojik atılım yalnızca bir ilk adımdır. Bu çizgi pratiğe geçirilebildiği, devrimci sınıfın bağrında ve onun ileri unsurlarının kişiliğinde maddi bir güce, bir kuvvete dönüştürülebildiği ölçüde, sonraki adımlar atılabilmiş olur. Eskinin izleri, kusur ve alışkanlıkları, bu adımların atılışını sınırlayıcı, güçleştirici bir rol oynar. Fakat öte yandan, bu adımlar atılabildiği ölçüde, eskinin izlerini tümden yok edecek maddi ortam ve zemin de kazanılmış olur. Bu kritik ve karmaşık bir sorundur. Yaşadığımız ideolojik atılım karşısında heyecana ve coşkuya kapılan, ama siyasal ve örgütsel pratiğimizde eskinin belirgin izlerini görüp tedirgin olan yoldaşlarımız, bu gerçeği özellikle gözden kaçırmamalıdırlar. EKİM ye(163)ni bir ideolojik konumu ifade ediyor olsa da, bu hareketi oluşturan kadroların, insan malzemesinin, geçmiş siyasal ve örgütsel pratikten geldiğini, uzun yıllar geçmiş çizgiyle eğitildiğini, eski örgütlerin alışkanlıklarıyla yoğrulduğunu unutmamak gerekir.