Başta ABD olmak üzere emperyalist odaklar, kendi başına askeri çabaların sonuç vermeyeceğini ısrarla söylemekte ve Kürt sorununa “siyasal çözüm” istemektedirler. Kürt burjuvazisinin politik temsilcileri olarak Kürt reformistleri, başından itibaren “savaş”ın çözüm olmadığını, Kürt sorununa “barışçıl ve adil bir siyasal çözüm” aranması gerektiğini söylüyorlardı ve söylüyorlar. Türkiye’deki Kürt sorununu da uluslararası ilişkilerde kendisi için bir politik etkinlik alanı olarak kullanan YNK lideri Celal Talabani bir kaç yıl önce PKK’yı “devrimler döneminin bittiği”ne(97)inandırmaya çalışırken, bunu “siyasal çözüm” adına yapıyordu. Sonuçsuz kalan “ateşkes”ten kısa bir süre sonra, 1993 sonbaharında, bizzat TÜSİAD tarafından düzenin gündemine Kürt sorununa “siyasal çözüm” tartışması sokuldu. Bundan bir süre sonra da eski TÜSİAD başkanı ve büyük bir holdingin patronu olan, yeni dünya düzeni, piyasa ekonomisi ve tam özelleştirme şampiyonu Cem Boyner’in YDH’sı, “siyasal çözüm”ün hararetli savunucusu olarak sahneye çıktı. (Ve herşey gösteriyor ki, gelecekteki bir “siyasal çözüm”ün düzen cephesinden muhatabı olacak muhtemel güçlerden biri olarak gündemde tutuluyor). Türkiye’nin en Amerikancı medya mensupları “sahibinin sesi” olarak hararetle “siyasal çözüm” istiyorlar.