Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə407/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   403   404   405   406   407   408   409   410   ...   899
Boğaziçi'nin Mimari Karakteri: Boğaziçi'nin iki yakasındaki köylerin Beykoz, Üsküdar, Tophane, Beşiktaş ve Ye-niköy mahkemelerine yansımış gündelik ve özel sorunlarının yanısıra, aynı kadı sicilleri kamusal hayata, gelir düzeyine, yaşam standartlarına ve maddi kültüre de ışık tutmaktadır. Hayatlar birbirine benzese de, sahilin girintili çıkıntılı çizgisi ü-zerinde her nokta bir başka güzelliğe açılırken, birbirlerinden bir ya da iki kilometreyle ayrılmış olan yerleşimler birbirine benzemezler, her biri kendi özelliklerini taşırdı. Örneğin Anadolu yakasının geniş bahçeler içinde ve geniş cepheli yalılarına karşın Arnavutköy ve Ye-

niköy'de yalılar bitişik nizam, dar cepheli ve çok katlıydı. Bu köylerin nüfusu, bir başka deyişle bazı semtlerin toplumsal hiyerarşideki yeri ve buna bağlı olarak talep, köylerin ve özellikle kıyı şeridinin biçimlenmesinde etken olmuştu. Daha 17. yy'da Nev'îzade, her iki sahilin olumlu ve olumsuz taraflarını sıralarken bu tür farklılıklara da işaret etmekte, karşılaştırmalar yapmanın yanısıra her bir köyün ayırt edici güzelliklerini saymaktadır.

Nev'îzade Ataî'nin dikkati çektiği gibi Rumeli yakası sakinlerinin öğleye kadar, Anadolu yakası sakinlerinin de öğleden akşama kadar güneşin rahatsız edici ışınlarından etkilenmeleri, bu kıyıların mimari yapısında da etkili olmuştur. Bu dönemin yapılarından ancak birkaçı, örneğin Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı(->), Sadullah Paşa Yalısı(-») ve Şerifler Yalı-sı(->) günümüze gelebildiğinden, görsel ve yazılı kaynakların birlikte incelenmesi sonucu Boğaziçi'ni bir mimari bütün olduğu kadar tek tek yapılarıyla da karak-terize etmek mümkün olabilecektir.

Mesire yerleri ve koruluklar da, Boğaziçi'ni inşa edilmiş bir mimari bütün olarak görmemize olanak vermektedir. Görsel belgeler incelendiğinde, Boğaziçi'nde bugün dahi varlığını sürdüren bu yeşil alanların 18-19. yy'larda yönetici sınıfın yalı ve dağ köşklerinin bahçeleri olarak yetiştirildiği anlaşılmaktadır. Bugün 18. yy sonunda Boğaziçi'ni tanımamıza olanak sağlayan en önemli kaynak olan Antoine-Ignace Melling'in Voyage pittoresque de Constantinople et deş ri-ves du Bosphore adlı eserindeki 'Boğaziçi tasvirlerinden, inşa edilmemiş alanlar-

daki tepelerin ya tümüyle çıplak ya da makilerle örtülü olduğu görülmektedir.

Diğer yandan, tümüyle yelkenli ve kürekli deniz araçlarına dayalı ulaşım da Boğaziçi kıyılarının mimari karakterinin oluşumunda etken olmuştur. Yoğun yerleşme alanları dahi birbirlerinden kopuk, bağımsız kimliklerini korurken, yalnızca vadi içlerine doğru genişlemişler ve kıyı boyunca kısa rıhtımlar, sık iskeleler yer almış; kayıkhaneler ve yalı hamamları yalıların birer parçası olmuştur.

Boğaz'ın iki yakası arasında, farklı ihtiyaçları karşılamak üzere çeşitli kayıklarla kurulan bağlantının Bizans devrindeki boyutları hakkında pek fazla bilgiye sahip değiliz. Osmanlı devrinde ise rüzgârlar, şiddetli akıntılar, kıyıların girinti ve çıkıntılarını bilmek ve kullanmak zorunda olan yelkenli ve kürekli gemilerin ne zorluklar çektiği, Karadeniz'e çıkmak için uygun hava bekleyen gemilerin nasıl aylarca belirli koylarda demirlendi-ği, çeşitli kaynaklarda anlatılmaktadır. Bütün elverişsiz doğal koşullara karşın Boğaziçi deniz trafiğinin çok yoğun olduğu anlaşılmaktadır. Peremeler, çektiriler ve pazar kayıklarının yanısıra varlıklı yalı sahiplerinin kayıkhaneleri ve çok sayıda kayıkları, sultanın, ailesinin ve yüksek devlet görevlilerinin belli bir protokole göre kürek sayıları saptanmış kayıklarının da ayrı bir yeri vardı. Peremeler belirli iskeleler arasında işlerken, her semt iskelesinde, geliri bir vakfa ait olan pazar kayıkları bulunurdu. Bunlar Boğaziçi semtlerinde oturanları istanbul ve Boğaz' m diğer semtlerine, mesire yerlerine taşırdı. Batılı kaynaklar bir yerden diğerine

-günümüz ölçütleriyle dahi- ne kadar kısa zamanda ve kolaylıkla ulaşıldığını kaydetmişlerdir. Kayıkçı nizamnamelerinden de iskeleleri, pazar kayıklarının ve kayıkçıların sayısını ve ücretlerini öğrenmek mümkün olmaktadır. Boğaziçi iskelelerinin sık sık onarıldığı da arşiv belgelerinden anlaşılmaktadır.



19- Yüzyıl Sonrasında Boğaziçi: 19. yy'da Boğaziçi'nde nüfus artarken kürekli taşıma araçları da yerlerini buharlı kamu ulaştırmacılığına bırakmıştır. Geçen yüzyıl ortalarında tersaneden tahsis edilen bir vapur, günde bir kez köprüden hareket ederek Boğaziçi'nin iki yakasındaki iskelelere uğradıktan sonra geceyi tstinye'de geçirip, sabah aynı rotayla köprüye dönüyordu. Yüzyılın ortalarında Şirket-i Hayriye kurularak seferlere düzenli olarak devam edildi.

19. yy'm sonlarına dek Boğaziçi itibarlı bir sayfiye olmayı sürdürmüşken, 20. yy başında artık tarihi yarımadadan taşan istanbul'un bir banliyösü haline gelmişti. Bir yandan kara ulaşım ağının tamamlanmasıyla yerleşim alanları kontrolsüz bir şekilde kalabalıklaşırken, gecekondu ve sanayi bölgeleri Boğaziçi'nde yer alabilmişti. Doğal ve tarihsel doku hızla yok olurken, yapılaşması açısından Boğaziçi'nin istanbul'un diğer semtlerinden farkı kalmamıştır. Bugün Boğaziçi, bir yandan apartmanlaşan yalılar, diğer yandan gecekondular, yeni zenginlere Boğaziçi'nde yer bulmaya çalışan girişimcilerin çok katlı yoğun binalardan villalara kadar değişik tarzda ürettikleri yapılar ve kazıklı yollarla tahrip edilmeye devam etmektedir.




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   403   404   405   406   407   408   409   410   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin