DARÜLEYTAMLAR
I. Dünya Savaşı yıllarında (1914-1918), babaları cephelerde ölen çocuklar için İstanbul'da açılan yetiştirme yurtlarıdır. Eytamhane, yetimhane de denmiştir.
19. yy'ın ikinci yarısından başlayarak İstanbul'daki yabancılar ve azınlık cemaatleri yetimhaneler açtılar. II. Abdülha-mid (hd 1876-1909) ise 6 yaşında kimsesiz bir çocuğun verdiği dilekçe üzerine 5 Mayıs 1899'da bir iradeyle Müslüman çocukları için bir darüleytam açılmasını emretti (bak. Darü'1-Hayr-ı Âli).
I. Dünya Savaşı başlayınca İstanbul'u
Darü'l-Elhân Fasl-ı Musiki Heyeti.
Ortada muallim Udi Sedat Bey (Öztoprak) ve sağında Arap Zehra. Fikret Bertuğ
terk eden misyonerler, gayrimüslim çocukların barındığı yetimhaneleri sahipsiz bıraktılar. Hükümet ilkin buraları korumaya alma gereğini duydu. Savaşın ilk yılında, Osmanlı ordularının cephelerde ağır kayıplar vermesi sonucunda Anadolu'da binlerce çocuk babasız kaldı. Hükümet, bir genelge yayımlayarak bunların yerel yöneticilerce toplanıp İstanbul'a gönderilmelerini istedi. Diğer yandan, savaş nedeniyle boşaltılan İngiliz, İtalyan, Fransız okulları ve diğer yapılar birer darüleytama dönüştürüldü. Gelen çocuklar buralara yerleştirildi. İttihat ve Terakki yönetimi, taşrada sayısız şehit çocuğunun yollarda, sokaklarda başıboş ve bakımsız dolaşmalarını sakıncalı gördüğünden toplatma işlemi hızla sürdürüldü. Ancak İstanbul'a getirtilen ve yabancı binalarına yerleştirilen çocukların eğitimi, barındırılması ve disiplinleri için gerekli önlemler alınamamıştı. Oysa İttihat ve Terakki bu çocuklara öncelikle parti ideolojisini aşılama çabasındaydı. Bu nedenle de darüleytamlar, Maarif Nezareti' ne bağlanmayarak İttihat ve Terakki Fırkası Genel Merkezi'nin gözetimine alınmış ve ayrı bir genel müdürlük kurulmuştu.
1915-1916 arasında gelen çocukların sayılan daha da artınca İstanbul'daki pek çok manastıra, yabancı okul binalarına da el kondu. Nötre Dame de Sion, Ye-dikule'deki İtalyan Mektebi, Galata'daki Rus Manastırı da bunlar arasındaydı. St. Joseph Mektebi'nin şapeli ise bu okulda açılan darüleytamın mescidi yapılmıştı. Binaların bahçe ve avlularına iğreti iş a-.tölyeleri, çamaşırlıklar, ambarlar yapıldı. Organizasyon ve disiplin yetersizliğin-
den, binalarda büyük tahribatlar oldu. Kalabalık çocuk mevcutları her yönden sorunlar doğurdu.
Darüleytamlarm yönetimim üstlenenlerden Kastamonu Mebusu İsmail Mahir Efendi ile İttihat ve Terakki İstanbul Mer-kezi'nden Kemal Bey, düzeni sağlayamadılar. Bu kurumlar kısa zamanda birer yolsuzluk yuvası durumuna girdi. Çocuklar ise eğitimden ve bakımdan yoksun kaldılar. Bu karmaşada, hangi darü-leytamda ne kadar çocuğun barındığı bile saptanamamaktaydı. Ayrıca yönetim de buralardaki mevcutları, halkta tepki uyandırmamak için açıklamaktan kaçınıyordu. Bununla birlikte Maarif Nazırı Şükrü Bey Meclis-i Mebusan'daki konuşmasında, bazı büyük kentlerdeki birkaç darüleytamla birlikte İstanbul'daki kurum sayısının 65 olduğunu, barındırılan çocukların ise 16.000'den 11.600'e düştüğünü açıklamıştı.
29 Mayıs 1915'te bir yasa çıkartılarak darüleytamların ıslahı düşünüldü. 1916' da bu yasada bir değişiklik yapılarak "evlâd-ı şüheda vergisi" kondu. Bu kurumlara, genel bütçeden, özel idarelerden ve İstanbul Şehremaneti'nden de ödenekler ayrılması kabul edildi. Ayrıca bir defaya mahsus olmak üzere 150.000 lira ödenekle İstanbul çevresinde 500 bin dönüm çiftlik arazisi tahsis edildi. 16 Nisan 1917'de çıkartılan son bir yasa ile de posta ve telgraf, tütün ve içki vergilerine de değişik oranlarda darüleytamlar için zamlar kondu.
Savaş bitince İstanbul'a dönen yabancılar ile işgal kuvvetleri, darüleytam yapılan binaları geri aldılar. Açıkta kalan yetimler için, ihtiyaç fazlası fer'iye sarayları, biniş köşkleri, rical konakları tahsis edildi. Kâğıthane'de Abdülaziz'in (hd 1861-1876) yaptırdığı Çağlayan Sarayı da bunlar arasındaydı. Kısa bir sürede tüm bu yapılar tahrip edildi. Bazıları yandı. İçlerindeki eşyalar da yağmalandı. Yenik düşen Osmanlı Devleti'nin kısıtlı bütçe olanaklarıyla darüleytamların yaşatılması olanağı da kalmadığından, çocukların kaçmalarına göz yumuldu. Bu da bir çözüm olmadığından tasfiye uygulandı, îlkin kent çevresindeki darüleytamlar boşaltıldı. Çocuklar İstanbul merkezinde birkaç binada toplandı. Buralara ise "Şehir Yatı Mektepleri" adı verildi. Yönetimleri ise belediyeye bırakıldı. Şehir Yatı Mektepleri ilgisizlikten 1922' ye doğru kapandı.
Bibi. Ergin, Maarif Tarihi, IV, 1284-1287; F. R. Unat, Türk Eğitim Sisteminin Gelişmesine Tarihi Bir Bakış, Ankara, 1964, s. 8pe-80f; N. Sakaoğlu, Osmanlı Eğitim Tarihi, ist., 1991, s. 148; Muallim Mecmuası, S. 18 (15 k.sani 1334).
NECDET SAKAOĞLU
Dostları ilə paylaş: |