DARPHANE
Osmanlı döneminde madeni para basmakla görevli kurum.
Madeni paralara genel olarak "sikke", bunların basıldığı yerlere "darphane" ve para basma işlemine de "darp" adı verilir. Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan başlayarak çeşitli kentlerde para basılmıştır. Darphane-i Âmire olarak bilinen Osmanlı devlet darphanesi II. Mehmet (Fatih) döneminde (1451-1481) İstanbul' da Irgat Pazarı'nda kurularak para basımına başlanmıştır. Sonraları Osmanlı Devleti'nin egemenlik alanına giren birçok yerde darphane kurularak İstanbul'daki Darphane'nin yükünün azaltılmasına çalışılmıştır. Taşra darphaneleri Darphane-i Âmire tarafından denetlenmiştir. Çoğu kez para basımında kullanılan kalıplar da burada hazırlanarak taşra darphanelerine gönderilmiştir. Darphane-i Amire'nin sürekli çalışan bir kuruluş olmasına karşılık taşra darphanelerinin sayısı yükselme döneminde hızla artmış, sonraları zaman içinde azalmış, 19. yy'ın ortalarında ise yalnızca Darphane-i Âmire kalmıştır.
17. yy sonlarına kadar kullanılan darp tekniği oldukça basitti. Eski akçe yasaklan ve cülus olayları nedeniyle "sikke tecdidi" yani tedavüldeki paraların yeniden Darphane'den geçirilerek yeni padişahın adını taşıyan sikke biçimine dönüştürülmesi genellikle 6-9 yıl sürmekteydi.
Geleneksel darp yöntemine göre, maden ocaklarından sağlanan altın ve gümüş, yabana paralar, yerli paralar ve altın veya gümüşten yapılmış çeşitli eşyalar eritilip arıtıldıktan sonra bunlardan saf olarak veya dönemine göre ayarlı olarak para basılırdı. Ayar söz konusu olduğunda altın ve gümüşe ayar olarak bakır katılmıştır. Para kesilmek üzere saf veya ayarlı madenin eritildiği bölüme "kefçe" adı verilirdi. Eritilen maden kalıplara döküldükten sonra haddelenip yassı-laştırılarak basılacak para kalınlığında levha haline getirilirdi. Bu levhalardan bir makas yardımıyla basılacak paranın çapında ve "kehle" adı verilen kareler kesilir, köşeleri kesilip yuvarlatılarak her iki yüzeyi de düz olan ve "pul" adı verilen sikke yuvarlağı hazırlanırdı. Pullar silindirik biçimde dökülmüş çubuklardan da kesilirdi. Pulların ağırlığı ve boyutu devlet tarafından saptanırdı. Sikke kalıpları sikkenin ön ve arka yüzeylerindeki şekil ve yazıların çelik üzerine ters olarak oyulmasıyla meydana getirilirdi. Sikkenin ön yüzüne ilişkin kalıp sabit olup buna "kürsü" denirdi. Sikkenin arka yüzünün kalıbı "çelik" adı verilen bir çubuğun ucundadır. Sikke kalıplarım
kazıyanlara "sikkeken" adı verilir. Bu çok önemli bir iş olduğundan sikkeken-başı ve sikkekenler genellikle Darphane yerine sarayda denetim altında çalıştırılmışlardır. Hazırlanan pullar temizlenir, ağırlıkları denetlenir ve "sikkezen" adı verilen ustalara teslim edilirdi. Sikkezen bir kütük üzerine saplanmış olan kürsüye maşa ile tutulup ocakta ısıtılmış olan pulu koyar ve bunun üzerine çeliği yerleştirerek çekiçle vururdu. Sürekli olarak çekiçlenen kalıbın çelik bölümü kısa sürede yıprandığından kalıplar yapılırken bir kürsü için iki çelik hazırlanırdı. Sikke kalıpları "saatçi" adı verilen ustalarca cilalanıp onanlırdı. Basılan paralar tedavüle çıkmadan önce "ağartmacı", "rugâl-cı", "câlî" veya "cilacı" adı verilen kişilerce parlatılırdı.
16. yy'ın ortalarından başlayarak Amerikan gümüşlerinin Avrupa'ya akması sonucu ortaya çıkan maden değerindeki dalgalanmalar standart akçe basımını olanaksız hale getirdi. 17. yy boyunca süren savaşların etkisi de buna eklenince taşra darphaneleri ve maden ocakları kapandı ve nadiren para basılır duruma geldi. İspanyol, Hollanda ve Fransız paraları yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
IV. Mehmed döneminde (1648-1687) ekonomiyi düzenlemek ve parayı ıslah etmek amacıyla Darphane yeniden çalıştırılmaya başlandı. Ancak, para basmak için yeterli altın ve gümüş elde bulunmadığından sarayda bulunan altın ve gümüş eşya Darphane'ye gönderilerek para basıldı. Saraydan gönderilen eşyalarla 1685-1687 arasında 806 kg altın ve 9.182 kg gümüş para basıldı.
Bu dönemde hızlı olarak ve Avrupa paraları kalitesinde para basabilmek için mekanik darp yöntemine geçilmesine karar verilerek gerekli aletlerin yapımıyla bir mühtedi olan Cerrah Frenk Mustafa görevlendirildi. Cerrah Mustafa, para basılacak külçeleri yassı levha biçimine getirmede kullanılan ve "çarh" adı verilen hadde makinesini, levhaların pul biçiminde kesilmesinde kullanılan ve "kesme" veya "doğrama" adı verilen zımba makinesini ve para basmada kullanılan ve "rakkas" adı verilen aleti yaptı. Mekanik darp yönteminde çekiçle vurma yöntemine oranla daha fazla kuvvet uygulandığından kalıplar daha çabuk yıpranmaya başlamış ve kalıp çoğaltma işlemi önem kazanmıştır.
IV. Mehmed'in l687'de tahttan indirilmesinin ardından yerine geçen II. Süleyman döneminde biriken borçları kapaç-mak ve cülus bahşişini ödeyebilmek için bakırdan, para değeri maden değerinin yaklaşık iki katına eşit olan "mankur" (mangır) adlı paranın kesimine başlandı. Mankur kesimine ilişkin kararın alındığı 14 Şevval 1099/12 Ağustos l688'de 3 tane çarh, 2 tane rakkas ve 2 tane kesme hazırdı. Kapasiteyi artırmak için 2 tane çarh, 7 tane rakkas ve 8 tane kesme daha yapılması öngörülerek bunların yapımı için gerekli ödenek sağlandı. Aletler
Dostları ilə paylaş: |