Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə831/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   827   828   829   830   831   832   833   834   ...   899
ÇÖMLEKÇİLİK

530


531

ÇÖP


Göksu'da Hasan Usta'mn atölyesinde çömlek yapımı.

Ahmet Kuzik, 1990

şehir hayatının tüm düzenini zorlayıcı tedbirlerle koruma gayesiyle kurulmuş İhtisap Nezareti'ne, daha sonra onun da lağvedilmesiyle Zaptiye Nezareti'ne geçmiştir. 13 Haziran 1854'te çıkan Şehremaneti Nizamnamesi'nin 2. maddesi ile, şehrin temizlik işlerinin yürütülmesi ilk defa klasik şehir yönetimine özgü görevler üstlenen şehremanetine verilmiştir.

19- yy'ın ikinci yarısında eski usulün yerini yeni bir sistemin alması, İstanbul sokaklarının başıboş kalmasına yol açmıştır. Bu başıboşluk çamurlu, tozlu, süp-

mede tuğla kullanma geleneğinin olduğu yerlerde çömlekçilik de görülmektedir, çünkü ikisinin de hamurları arasında benzerlik vardır. Roma dönemi gibi Bizans döneminde de istanbul'da çömlek imal edilmekteydi. 14. yy'da Bizans yapılarının cephelerinde çokça kullanılan özel olarak biçimlendirilmiş tuğla geleneğinin varlığı çömlekçilikle koşuttur. Bizans Büyük Saray kazıları, Kalender-hane ve Saraçhane kazılarından Roma ve Bizans dönemine tarihlenen çok sayıda çömlek parçası çıkmıştır. 1992-1993'te Marmara ve Haliç arasındaki kara surlarının temizlenmesi sırasında da bol malzeme ele geçmiştir. Kazılardan çıkan yağ kandili, amfora, pişirme kapları, matara vb örnekler, İstanbul Arkeoloji Müzesi'n-de bulunmaktadır.

Bizans döneminde çömleklerin nerede yapıldığı belli değildir. 15. yy'da yaşamış Bizans tarihçisi Kritovoulos, Fatih' in Halic'in Ceramica (tuğla fırınlarının bulunduğu yer) bölgesinden öbür yakaya (Galata tarafı) köprü yaptırılmasını istediğini söyler. Buradaki Tahta Kapı (Ksi-lo Porta) günümüzde mevcut değildir, Marmara'dan Halic'e uzanan kara surlarının bittiği ve Haliç tarafındaki deniz surlarının başladığı yerde bulunan bu kapı çevresinin "Ceramica" bölgesi olarak tanımlanması, Osmanlı döneminde Eyüp'te bulunan çömlekçiliğe ışık tutar niteliktedir.

İstanbul'da çömlekçilerden bahseden Evliya Çelebi, çömlekçiler ve çömlekçiler attan (tüccarı) olarak iki gruptan söz eder. Çömlekçi dükkânları Beyazıt Meydanı, Balat, Eyüp (Zal Mahmud Paşa Camii yanı) gibi İstanbul'un değişik semtlerinde bulunmaktaydı. Çömlekçiler ise Evliya Çelebi ve P. ğ. İnciciyan'a göre Eyüp Çömlekçiler Mahallesi'nde ve Boğaz'da

Göksu'da bulunmaktaydı. Başka semtlerde de kısa süreli üretimler olmuştur.

Cumhuriyet döneminde, Eyüp'teki Çömlekçiler Mahallesi'nde son çömlekçi atölyesi 1936'da kapanmıştır. Göksu'da üretim devam etmektedir. Büyükdere'de bir dönem saksı üreten çömlekçi atölyesi birkaç yıl önce kapanmıştır, Mevlanaka-pı'da surdibindeki çömlekçi ile Beşyü-zevler'de üretim yapan Mahmut Usta, a-tölyelerini yakın zamanda kapatmışlardır. Maslak'ta Sille'den (Konya) gelen ustaları çalıştıran Aliman Bölükşan'ın atölyesinin bulunduğu yer Atatürk Oto Sanayii Sitesi'nce istimlak edilmiştir. Göksu' da Hasan Usta'mn (Togay) atölyesi oğlu Rıfat Togay tarafından işletilmekte, diğer oğlu da Beykoz'da Şahinkaya'da bir atölye işletmektedir. Beykoz'da bir başka üretim yapan atölye ise Gümüşsuyu'ndadır.

Eyüp'te, Defterdar civarında, eski Balçık İskelesi'nin batısında kalan bölge "Çömlekçiler Mahallesi" olarak bilinirdi. Çömlekçiler Caddesi ve Çömlekçiler Arkası Sokağı isimlerini korumaktadır. Eyüp' te çömlekçiliğin ne zaman başladığı kesin olarak belli değildir, üretim 1936'ya kadar devam etmiştir. Evliya Çelebi burada bulunan Çömlekçiler Mahallesi'n-den bahsederken yolun iki tarafında 250 adet çanakçı, çömlekçi ve bardakçı dükkânlarının olduğunu, Kâğıthane ve Sarıyer'den getirilen çamurla maşrapa, testi, sürahi imal edildiğini yazar.

Eremya Çelebi Kömürciyan da, Defterdar İskelesi yakınındaki "Çömlekçiler" demlen mahalde çömlek fırınları ve kârhaneleri bulunduğunu yazar. Çanak, çömlek, testi, tabak, bodoc testiler ve türlü yağ, bal, şarap ve su kapları üretildiğinden bahseder. Eremya Çelebi bu çömleklerin topraklarının beyaz ve kokulu olduğunu, kaplar üzerinde suyun tadını

metheden beyitlerin yazılı bulunduğunu söyler.

İnciciyan da Çömlekçiler Mahallesi'n-den bahseder ve 40 imalathanede tstin-ye ve Büyükdere tepelerinden getirilen kil ile her türlü çömleğin imal edildiğini yazar. II. Mahmud döneminde (1808-1839) yazılmış bir Bostancıbaşı Defteri' ne göre, Defterdar İskelesi'nden sonra Mustafa Haseki'nin iki göz kayıkhanesi ve Beyhan Sultan Sarayı'ndan sonra yer alan Balçık İskelesi çömlekçiler tarafından kullanılmaktaydı. Bunlar bugün mevcut değildir.

Haziran 1993'te Çömlekçiler Mahallesi'nde yapılan yüzey araştırmaları sırasında, Çömlekçiler Sokağı, Arpacı Hayrettin Sokağı, Künkçü Çıkmazı ve Çömlekçiler Arkası Sokağı'nda yer alan evlerin bahçelerinde çok sayıda sırlı ve sırsız çömlek parçası ele geçmiştir. Yeni inşaatların temel kazıları için açılan çukurlarda bol miktarda, sırlı veya sırsız çaydanlık kapağı, kulplar, sürahi ve ibriklere ait olabilecek emzikler ve künk parçaları bulunmuştur. Bu imalat Evliya Çelebi 'ile Eremya Çelebi'nin bahsettiği beyaz ha-murlu ince işlerden farklıdır. Günlük halkın kullanımı için, imal edilmiş kırmızı veya pembe hamurlu, nispeten kalın cidarlı örneklerdir. 19. yy'tn sonu ile 20. yy'a tarihlenen bu parçaların bölgedeki yaygınlığı imalat hakkında bilgi verir.

Burada yaşayan son çömlekçilerden Rıfat Özkil'in anlattığına göre, çömlekçiler Kemerburgaz, Petnehor ve Pirinççi köylerinden beygir arabalarıyla gelen yağlı toprağı kullanırlardı. Bir atölye günde l araba toprağı işlerdi. Üretilecek mamuller numaralanarak sıralanırdı; 10 numaralı küp, 9 numaralı testi gibi. Numaralar belli bir form ve büyüklüğe tekabül ederdi. Fırınlarda odun ateşi yakılırdı. Meşe ağacı çok is yaptığı için gürgen tercih edilirdi. Odunlar Cibali İskelesi'nden gelirdi.

İstanbul'da diğer eski bir çömlekçilik merkezi ise Göksu'daydı. Eyüp'e oranla daha az sayıda çömlekçinin bulunduğu bu bölgenin adı Evliya Çelebi'de geçmektedir. Göksu Deresi boyunca, derenin topraklarından yararlanarak çömlekçilerin çanak, çömlek, saksı ve testi yapıp sattıklarını yazar. Aynı bilgiler înciciyan'da da bulunmaktadır. Bugün Göksu'da Rıfat Togay tarafından işletilen atölyede saksı, güveç, testi, küp ve tabak imalatına devam edilmektedir. Toprak çevreden gelmektedir. Kemerburgaz'dan da toprak alınmaktadır. Çömlekçilik mesleğini babadan öğrenen Rıfat Togay'ın babası Hasan Usta çömlekçiliği Şumnu'da öğrenmiştir. 1938'de ailesiyle İstanbul'a göçünce, Göksu'da şimdiki atölyenin yerinde bulunan Polizeis adlı Rumun atölyesinde usta olarak çalışmaya başlamıştır. Hasan Usta daha sonra burasını kiralamış, 1945'te de tümüyle satın almıştır. 196l'de atölye tamamen yanmış ve yeniden inşa edilmiştir. 1980'li yılların başında odun ateşi yerine likit gazla çalışan fırınlar kullanılmaya başlanmıştır.

Bibi. S. Ansoy, Çanak, Çömlek ve Seramik Sanatının Düşündürdükleri, İst., 1950; A. Cimcoz, "Göksu ve Hasan Usta", Hafta, 1940; R. Demangel-E. Mamboury, Le quartier deş Manganes et la premiere region de Constan-tinople, Paris, 1939; J. W. Hayes, "Excava-tions at Saraçhane in istanbul", The Pottery, Princeton, 1992; U. Peschlow, "Byzantinische Keramik aus İstanbul", İstanbuler Mitteilun-gen, S. 27-28 (1977-1978); R. Stevenson, "The Pottery", The Great Palace oftheEmpe-rors, Oxford, 1947; Evliya, Seyahatname, I; Kömürciyan, İstanbul Tarihi; İnciciyan, istanbul.

FİLİZ YENİŞEHİRLİOĞLU

ÇÖP

İnsanların yaşamsal, sosyal ve ekonomik faaliyetleri sonucunda işe yaramaz hale gelen ve akıcı olabilecek kadar sıvı içermeyen her türlü madde ve malzeme.



Günümüzde olduğu gibi, Osmanlı döneminde de İstanbul'un sokaklarının temizliği, çöplerin toplanması ve imhası gibi beledi hizmetler devlet görevlileri tarafından görülmekteydi.

Belediye öncesi klasik Osmanlı kent yönetiminde, İstanbul'un temizliği, çöplerin toplanması ve imha edilmesi konusunda yetkili teşkilat, çöplük subaşısı-nın yönetiminde "arayıcılar" denilen meslek grubunun oluşturduğu bir birimdi (bak. arayıcı esnafı).

Arayıcı esnafı, İstanbul'da sokaklarda, caddelerde ne kadar mezbele, çerçöp varsa zembiller ile taşıyıp deniz kenarlarında tekneler içine yığıp içinde akçe, mangır, çivi ve başka eşya bulup geçinen bir sınıftı.

Ancak geleneksel şehir yönetimi birçok hizmeti aktif olarak yerine getirecek güce sahip olmadığından, beledi hizmetlerden bazıları, bu arada temizlik hizmeti de, halk tarafından yerine getiriliyor, bunun denetimini de çöplük suba-şısı yapıyordu. Halkla, subaşıya bağlı arayıcılar arasında temizlik ve çöplerin toplanması konusunda bir işbölümü, bir paylaşım söz konusuydu. Çarşı temizliğinden çarşı esnafı, mahalle aralarının, meydanların, sokakların temizlenmesinden ve konut çöplerinin toplanmasından arayıcı teşkilatı sorumluydu. Çarşıların temizliğinden esnaf kethüdası, mahalle aralarının temizliğinden ise mahalle imamları haberdar olmak zorundaydı. Çarşıların temizliği için yapılacak harcamalar ise âvarız(->) sandığı denilen esnaf sandıklarından karşılanıyordu.

İstanbul Kadılığı sicilinde bulunan kentin temizliğine ilişkin Ağustos 1695 ve Mayıs 1696 tarihli iki belgede, bu tarihlerde İstanbul'un mahalle ve çarşılarının pis ve çöple dolu olduğu belirtiliyor; bunların toplanıp, denize dökülmesi ve bu işten sorumlu olan vakıf temsilcilerinin, mahalle imamlarının ve esnaf temsilcilerinin para cezasına çarptırılmaları gerektiği yolunda başkent subaşısına uyarıda bulunuluyordu. Klasik Osmanlı şehir yönetiminde İstanbul'u çöplerden temizlememenin bir cezai yaptırımı da vardır. Bu yaptırım para cezası verilerek ya da ilgili kişiyi evinin yahut dükkânın önün-

istanbul Şehremaneti tarafından "tanzifat resmi" adı altında ve her ay hane başına aldığı 4 kuruşluk çöp vergisine ait makbuz (1896). Necdet Sakaoğlu ısiyonu

de falakaya yatırıp döverek ödettirilirdi. Bu belgelerden, o tarihlerde İstanbul'un çöpünün önce ayıklandığım, sonra mavnalarla Marmara Denizi'ne belirli bir u-zaklıkta suya döküldüğünü, bu çöplerin akıntı ile dağıldığını anlıyoruz. Bu uygulama bazı kaynaklara göre 1953'e kadar sürdürülmüş, ancak bu tarihten sonra çöp depolama sahaları aranmaya başlamıştır.

1826'da Yeniçeri Ocağı kaldırılınca su-başılık teşkilatı da ortadan kalkmış; temizlik işlerini denetlemek ve yürütmek

Ümraniye Hekimbaşı Çöplüğü'nde 1993'te meydana gelen faciadan sonraki kurtarma çalışmaları. Nadya Gabeoğlu, 1993

ÇÖP


532

533



Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   827   828   829   830   831   832   833   834   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin